Zenginsen alırım

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlâ dünyayı sıkıntı için yaratmış, âhireti ferahlık için yaratmış. Dünya kelamı sıkıntı veriyor, âhiret kelamı ferahlık veriyor. Peygamber efendimiz, (Bu dünya sevgisi yani haramların, günahların sevgisi leş gibi, çöplük gibidir, onun talipleri köpek gibidir) buyuruyor. Bir başka hadis-i şeriflerinde de, (Bu dünya müminler için zindandır, kâfirler için Cennet gibidir) buyuruyor. Bu şu demektir: Müminlerin âhirette, Cennette kavuşacakları o kadar yüce makamlar, o kadar güzel yerler var ki, oraya nazaran bu dünya, müminler için bir zindandır. Çok sıkıntılı yerdir, hapishane gibidir. Kâfirler de, Cehenneme girdikleri zaman, bu dünya hayatının kendileri için Cennet gibi olduklarını göreceklerdir.

Zenginler, genelde fakirdir. Bu nasıl olur, zengin fakir olur mu?

Zenginin biri, İbrahim Ethem hazretlerine elinde bir paketle gelip der ki:
- Efendim, çok güzel, çok kıymetli bir cübbem var, bunu size hediye etmek istiyorum. Lütfen hediyemi kabul buyurur musunuz?
- Zenginsen alırım, fakirsen almam. Söyle, zengin misin fakir misin?
- Çok zenginim efendim.
- Mesela ne kadar malın var?
- İki bin altınım var.
- Peki, iki bin altının daha olmasını ister misin?
- Elbette isterim. Havada kaparım.
- O zaman senin daha iki bin altına ihtiyacın var, sen fakirsin, gözün açtır. Vereceğin hediyede gözün kalır. Haydi, sen hediyeni al, buradan uzaklaş!

Kanaat en büyük zenginliktir, kanaat etmeyenin gözü doymaz. Ehl-i sünnet âlimleri, (Cömert, günahkâr da olsa, Allah’ın sevgilisidir. Cimri, âbid de olsa Allah’ın düşmanıdır) buyuruyorlar. Âbid, çok ibadet yapan demektir. Çok ibadet etmek kolay olmaz. İşin kolayı cömert olmaktır, vermektir, verene Allah verir. Çünkü Cenab-ı Hakk’ın âdeti şöyledir ki, kulların rızkını kullar eliyle verir.

Peygamber efendimiz, (Cömertlerde kusur aramayınız! Onlar düşerken Allah ellerinden tutar) buyuruyor. Ama cömertlik refleksle olmalı, zorla olmamalı. Cömertliğin ölçüsü, rahatça, isteyerek vermektir. Verdiği zaman da sevinmektir. Bu da iman alâmetidir. Çünkü Peygamber efendimiz, kâmil mümini, (Verdiği zaman sevinen kimsedir) diye tarif etmiştir. Onun için büyük zatlar, (Bir şey verdiğimiz zamanki duyduğumuz zevki hiçbir yerde bulamıyoruz) buyururlardı.