En hayırlı iş, İslamiyet’i yaymaktır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Merhum hocamız, (Ömrümüzün sonunda namaz vakitleri bizi çok yormuşsa da, elhamdülillah, başka hiçbir kitapta olmadığı şekilde, teferruatıyla ilmihale yazmak nasip oldu) buyururlardı. O kadar uğraşılmasa, o kadar yıllar boyunca emek vermeseler, ne olacaktı? Bütün gün boşuna aç kalacaktık. İmsak vakti bilinmezse, imsak vaktinden sonra yiyip içilirse, boşuna aç kalınmış olur. Maalesef bunu bilmeyen çok insanın orucu heba oluyor. Onun için hem gazetenin, hem kitapların, hem takvimin çok yayılması lazım. Bunlarla, çok kıymetli hizmetler yapılıyor.

Silsile-i aliyye büyükleri, talebelerine evlatlarından daha fazla şefkat ve merhamet gösterirler. Çünkü o büyük zatların yaşama gayeleri, İslamiyet’in yayılması ve Ehl-i sünnet itikadının anlatılmasıdır. Bunu da talebeleri yapar. Bu yüzden onlara, hattâ aile efratlarına bir şey olmasın diye veya bir günah işlemesinler diye çok gayret gösterirler. Çünkü biz ne kadar bu hizmetlerin kıymetini bilir, ihlâsla çalışırsak, insanlar da, hizmetlere ne kadar lâyık olursa, Allahü teâlâ bu hizmetleri o kadar arttırır. Onun için önce kendimize bakacağız. Günahlarımız sebebiyle, yanlış sebeplere yapışmak suretiyle hizmetlere gelen zararın günahı bize aittir.

Takdir-i ilahi genellikle şöyledir: Rahmet-i ilahî gelir, birdenbire her şey yükselir ve büyür. Sonra gadab-ı ilahi iner ve her şey azalıp sonunda bitebilir. Eskiden her tarafı kum gibi evliya ve ulema dolu olan, her tarafında İslamiyet'in yaşandığı ülkeler vardı. Fakat o ülkelerin insanları, böyle bir nimetin kıymetini anlayamadılar. Bu nimete sarılmadılar. Cenab-ı Hak da ellerinden aldı. Taşkent, Buhara ve Semerkand böyledir. Biz de eğer içinde bulunduğumuz bu nimetin kıymetini iyi anlayamazsak, Allah korusun şükrünü eda edemezsek, nankörlük edersek, bir gün hepimiz, kendimizi sokakta buluruz.

Allahü teâlâ, bir kulunu severse, ona iki şey verir:
1- Eshab-ı kirama Peygamber efendimizi tanıttığı gibi, ona İmam-ı Rabbânî hazretleri gibi sevdiği bir kulunu tanıtır.

2- Ona hayırlı bir iş nasip eder. Dünyadaki en hayırlı iş, peygamberlere verilmiştir. O da İslamiyet'i yaymaktır. Onun vârisleri de öyledir. Kim İslamiyet'i yayarsa, peygamberlik makamına ortak olur. Bu nimetle, bu hizmetle şereflenenler, çok seçilmiş, çok bahtiyar insanlardır.