Sevgi, birlik beraberlik ve kitaplar

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Hazret-i Ali radıyallahü anh, (Günahsız geçirilen her gün bayramdır) buyuruyor. Peki, bu nasıl mümkün olur? Müminler bir araya geldiği zaman, sadece Allah rızası için birbirlerinin yüzüne muhabbetle yani sevgiyle baksalar, Cenab-ı Hak, bütün günahlarını affeder. İşte o zaman gerçek bayram olur. Yoksa kendi kendimize bayram olmaz.

Merhum hocamız, her bayram sohbetinde muhabbetten, birbirimizi sevmekten, birlik ve beraberlikten, kitaplardan, bu nimetin şükrünü eda edip kıymetini bilmekten bahsederdi. Başka bir şey yok. Biz de aynısını söylüyoruz, çünkü doğru değişmez, gelene göre, cemaate göre değişmez.

Yine bir bayram sohbetinde şöyle buyurmuşlardı:
(Bugünlerin, bir arada olmanın kıymetini bilelim. Allahü teâlâ, kahhar sıfatıyla tecelli ettiği bu zamanda bize öyle bir nimet verdi ki, bunun şükrünü eda etmekten aciziz. Küfrün yayıldığı, imanın unutulduğu zamanda, dinine hizmet nimetini bize verdi. Sizin gibi mücahid kardeşlerimizin olduğu bir yerde, sizin alıp verdiğiniz nefesi solumakla şereflendiğim için bahtiyarım.)

Bunu duyduktan sonra insan, başka dert, üzüntü düşünürse, tam sopalık demektir.

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretleri, (30 sene İstanbul camilerinde imanı anlattım. Anlayan üçü beşi geçmedi) buyuruyor. Öğrenen değil, anlayan diyorlar. Yani hakiki mânâda imanı anlayan, ölümün hakikatini anlayan, kul hakkının ne demek olduğunu anlayan, ayaklarını uzatıp yatamaz, kalb kıramaz, günah işleyemez.

Böyle bir zamanda, imanın unutulduğu bir zamanda, Allahü teâlâ, bize üç büyük nimet nasip etti:
1- O büyükleri tanımayı,
2- Onların yolunda, dinine doğru olarak hizmet etmeyi,
3- Bir arada, birlik ve beraberlik içinde olmayı.

İmam-ı Rabbânî hazretleri, (Maksadınız mabudunuzdur) buyuruyorlar. Bizim maksadımız, büyüklerin rızasına kavuşmak, çünkü bizi Cenab-ı Hakkın affına ve rızasına kavuşturacak tek yol odur. Büyüklerin rızasına kavuşmanın da iki yolu var:
Kitapları okumak ve bir arada bulunmak. Kitapları okumak da yetmez. Doğru anlamak da önemli. Okuduktan sonra dönüp soracağız birbirimize, sen ne anladın, nasıl amel ettin diye. Birbirimize böyle yardımcı olacağız.