Kıyamete kadar dinin temeli aynı şeylerdir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Doğru iman sahibi olmak, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumak, o âlimlerin talebesi olmak, yani din kardeşi olmak dışında hiçbir meziyet, özellik, daha üstün olamaz. Bir evde, bir yerde buluştuğumuz zaman, mesleğini, mevkiini, zenginliğini veya fakirliğini hiç düşünmeden, (Bu benim din kardeşimdir) diye düşünerek birbirimizi kucaklarsak, inşallah merhum Hocamızın müjdesine kavuşuruz. Yani ölünce bizi karşılarlar, kıyamette bize sahip çıkarlar.

Din büyükleri için, (Hep aynı şeyleri anlatıyor) diyenler olabilir, ama dinin temeli bunlardır, değişmez. Din kardeşliğinin, birlik ve beraberliğin, sevgi ve muhabbetin esası bunlardır. Bunlar olunca kusurlar görülmez, her eksiklik zamanla giderilir, her başarıya ulaşılır.

Allah rızası için bir araya gelmenin tadına doyulmaz. Bunun verdiği zevk, başka hiçbir şeyde yoktur... Bir büyük zat, her gün sâlihlerle beraber olmak istermiş, (Bugün evimiz çok sakin, davet edelim de birileri gelsin, beraber oturalım, yemek yiyelim veya bir arkadaşın evine ziyarete gidelim) dermiş. İşte bu sevginin kalpten taşması lâzım. Birbirimizi Allah rızası için çok sevelim.

Bunun tadının üstünde bir tat aramak yanlış olur. Allahü teâlâ bizi, din büyüklerimize ve birbirimize kavuşturmuş. Konuşamayacağımız veya bir derdimiz, sıkıntımız olunca yanaşamayacağımız insanlarla beraber değiliz. Yeter ki dünyalık işlerin telaşesi, mevkiileri araya girmesin. Bunlar olursa tadı kaçar.

Bazen bir vesile ile bir arkadaş diğerine kırılıyor. Merhum hocamız bunları duyduğu zaman, çok üzülürlerdi. Bir an geçirmeden onun çözülmesi için ne yapılması gerekiyorsa yaparlardı. Bize de aynı görev düşüyor. Böyle bir şey duyunca veya bir arkadaşın başına bir şey gelmişse, hepimiz seferber olup o problemi çözmeliyiz. Çünkü biz Müslümanlar olarak, birbirimize lâzımız, tek başımıza kalırsak hiçbir şey yapamayız. Kaybolur, yok olur gideriz, Allah korusun! Bu birlik beraberlik varken, bunun kıymetini çok iyi bilmeli hattâ bundan haz duymalıyız. Şimdi maalesef aynı binada, aynı mahallede oturanların, aynı safta yan yana duranların birbirinden haberi yok.

İşler, hizmetler, mevkiiler, makamlar, kazançlar büyüyebilir, ama bunlar yüzünden biz de kendimizi büyütüp, kimseden üstün görmeyelim. Kendini üstün gören felakete düşer.