Şehitler ve âlimler

Sual: Âlimler mi üstün şehitler mi? Kur'anda şehitlerin ölü olmadığı bildiriliyor. Peygamberler şehitlerden üstün değil mi? Peygamberlere ölü demek caiz midir?
CEVAP
Herhangi bir Müslüman bile şehit olabilir. Hadis-i şerif meali:
(Allahü teâlâdan sıdk ile ihlas ile şehitlik isteyen, yatağında ölse de, şehittir.) [Müslim]

Şehitler, âlimlerden üstün değildir. Âlimin kıymeti büyüktür. İki âyet-i kerime meali:
(Bu örnekleri ancak âlimler anlar.) [Ankebut 43]

(Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?) [Zümer 9]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Âlimin mürekkebi, şehidin kanı ile tartılır, âlimin mürekkebi ağır gelir.) [Hatib, İ. Neccar, İ, Rafii]

(Âlimler, yeryüzünün kandilleri, Peygamberlerin halifeleri, benim ve diğer Peygamberlerin vârisleridir.) [Ebu Nuaym, İbni Adiy]

(Kıyamette şefaat edecek olanların ilki, Peygamberler, sonra âlimler, sonra da şehitlerdir.) [Deylemi, Ebu-ş-şeyh, Hatib]

(Âlimler, dünyada Peygamberlerin halifeleridir, ahirette ise şehitlerdendir.) [Hatib]

Şehitler, bu kadar yüksek rütbeye sahip olan âlimlerle, nasıl mukayese edilebilir?

Şehit ölü olmayınca âlim nasıl ölü olur? Hele Peygamber için nasıl işitmeyen ölü denebilir? Peygamberler elbette âlimlerden, şehitlerden üstündür. Şehitlere ölü denmeyeceğine göre, Peygamberlere hiç denmez. İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
Peygamberler, mezarlarında diridir. Fakat, onların hayatları, bizim hayatımız gibi değildir. Yiyip içmeleri, ibadet etmeleri gerekmez. Meleklerin hayatına benzer. Lezzet almak için ibadet ederler. Çünkü, kabir hayatında cenab-ı Hakkı müşahedeleri, dünyadakinden daha mükemmeldir. (Fetava-i fıkhiyye s.125)

Peygamberlerin kabir hayatları, dünya hayatı gibi değildir. Onlar, ahirete gitmişlerdir. Ahirete mevt olmadan gidilmez. Onun için Peygamberlere emvat denilmiştir. Yoksa işitmeyen ölü demek değildir. Kabirlerinde namaz kılarlar. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Peygamberler kabirlerinde diridir, namaz kılarlar.) [Ebu Ya’la, Beyheki]

(Mirac gecesinde, Musa aleyhisselamın kabri yanından geçirildim. Mezarında, ayakta namaz kılıyordu.) [Buhari, Müslim]

(Peygamberler kabirlerinde, Sura üfürülünceye kadar namaz kılarlar.) [Hâkim]

(Cuma günü bana çok salevat getirin, çünkü salevatlar bana ulaştırılır ve ben onları işitirim.) [İbni Mace, İ. Şâfiî]

Resulullah, (Cuma günü bana çok salevat getirin. Çünkü, salevatınız bana arz olunur) buyurunca, Eshab-ı kiram, (Ya Resulallah, salevatımız sana nasıl ulaşabilir ki, sen artık kabrinde toprak olmaz mısın?) dediler. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Allahü teâlâ toprağın Peygamberleri çürütmesini haram etmiştir.) [Ebu Davud, Nesai, Beyheki]

Âlimlik, şehitlik gibi rütbeler hatta iman nimeti yani Müslümanlık, hep Peygamberlik makamına bağlıdır. Rütbe sahipleri, kendilerine bu rütbeyi verenden, rütbesi onun tasdikine bağlı olandan üstün olamaz.

Sual: Bazı kimseler, ölen kimse, Peygamber de, evliya da olsa, işitmez, görmez, ziyaretine gelenleri tanımaz diyorlar. Gerçekten de böyle midir?
CEVAP
Allahü teâlâ, şehitlerin diri olduğunu, rızıklandırıldıklarını bildirdi. Hadis-i şerifte, şehit ruhlarının Cennete girdikleri haber veriliyor. Âlimlerden birkaçı, bu nimetlerin, yalnız şehitler için olduğunu, sıddıkların böyle olmadıklarını söylüyorlar ise de, Ehl-i sünnet âlimlerinin çoğu, diri olmak ve rızıklandırılmak, ruhların Cennete girmesi, yalnız şehitler için değildir dediler. Âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden böyle anlaşılmaktadır buyurdular.

Vehhabiler, ibni Teymiyye'nin yolunda olduklarını söylüyorlar. Onun büyük âlim olduğunu bildiriyorlar. Kendisine 'Şeyhülislâm' diyorlar. Hâlbuki, onun kitaplarını ve fikirlerini kabul etmiyorlar. İbni Teymiyye, bütün meyyitlerin, şehitler gibi diri olduklarını ve şehitler gibi rızıklandırıldıklarını bildirmektedir.

Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) için, işitmez ve ziyarete gelenleri, kendisine yalvaranları görmez, bilmez ve tanımaz diyen ahmaklar, ibni Teymiyye'nin ve hiçbir kimsenin yolunda değildirler. Kendi nefisleri, keyifleri arkasındadırlar.

Meyitlerin, dirileri gördüklerini bildiren vesikalardan biri, Buhârîdeki; (Her meyyite, her sabah ve her akşam ahiretteki yeri gösterilir. Cennetlik olana, Cennetteki yeri, Cehennemlik olana, Cehennemdeki yeri gösterilir) hadis-i şerifidir.

Gösterilir sözü, gördüklerini bildirmektedir. Allahü teâlâ, Firavun'un adamları için; (Onlara sabah akşam ateş gösterilir) buyurdu.

Meyyit görmeseydi, gösterilir demek faydasız olurdu. Ebû Nu'aym, Amr bin Dînâr'dan alarak bildiriyor ki:

(Bir kimse ölünce, ruhunu bir melek tutar. Ruh, bedenin yıkanmasına, kefenlenmesine bakar. Kendisine, insanlar, seni nasıl övüyorlar işit, denir.)  Abdullah ibni Ebid-dünyânın Amr bin Dînâr'dan alarak bildirdiği hadis-i şerifte; (Bir kimse, öldükten sonra çoluk çocuğunun başına gelenleri bilir. Kendisini yıkayanlara ve kefenleyenlere bakar) buyuruldu. Buhârî'deki sahih hadiste; (Münker ve Nekîr melekleri, sual ve cevaptan sonra meyyite, Cehennemdeki yerine bak! Allahü teâlâ, değiştirerek, sana Cennetteki yeri ihsan eyledi derler. Bakar. İkisini birlikte görür) buyuruldu.