Mümin, mümin için rahmettir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Mümin, mümine şifadır, rahmettir. Onun için, hastanın en büyük ihtiyacı bir mümini görmektir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Mahşerde, herkes buram buram güneş altında yanarken, elli bin sene orada terlerken, yedi sınıf Müslüman arşın gölgesinde gölgelenecekler, onlar için azap korkusu yoktur. Bunlardan biri, müminin yüzüne Allah rızası için bakanlardır.)

Müminin simasına Allah için bakanlar, arşın gölgesinde gölgeleneceklerdir.

Âdem aleyhisselamdan son ferde kadar herkes mahşerde toplanacak. Güneş bir mızrak boyu alçalacak. Elli bin ahiret senesi orada beklenecek. Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
(Bu mahşer, Müslüman için, iki rekât namaz kılacak zaman kadar olacak ve onlar gölgede olacaklar, yeter ki peki desinler.)

Büyük zatlar, (Annesini, babasını üzene yapılan dua kabul olmaz. Anne baba duası almayan, bizden dua istemesin) buyurmuşlar.

Kul hakkı çok mühimdir. Ahirette en zor hesap kul hakkıdır. Kişinin evlendiği hanımı, Allah’ın kuludur. Eğer o hanımın hakkına riayet edilecekse, o hanım üzülmeyecekse, onunla iyi geçinilecekse evlenilebilir. Eğer o hanım köle zannedilecekse, hizmetçi zannedilecekse, evlenmemelidir; çünkü kul hakkıdır. Aynı zamanda ahirette koca, hanımından sorumlu olacaktır. Hanım, kocasından değil. Buna çok dikkat edilmelidir.

Bir mümin, bir din kardeşini gördüğü zaman, bakışımdan, hareketimden incinmesin diye titremesi gerekir. Münafıklar, birbirinin arkasından gıybet ederler. Müminler ise, birbirinin arkasından dua ederler. Gıybet kul hakkıdır, fiilen helalleşmek gerekir. Evladıyla helalleşse, yine olmaz. Bizzat kendisiyle helalleşecek!

Mümin demek, “Önce sen, sonra ben” demektir.

Bütün insanlar üç sınıftır:
Birinci kısımdakiler, bunlar hayvan gibidir; (Benimki benim, seninki de benim) der.
İkinci kısımdakiler, (Benimki benim, seninki senin) der.
Üçüncü kısımdakiler ise, (Seninki senin, benimki de senin) diyenlerdir.

Dünyada en zor şey vermektir. Vermeye alışmalıdır; çünkü bir gün, en kıymetli varlığımızı, yani canımızı vereceğiz. Vermeye alışmayan, canını zor verir. Cömert insan, Rabbine kavuşmayı bekler.