Aşırı dincilik

Sual: Dinimi doğru olarak öğrendikten sonra, elimden geldiğince uygulamaya başladım. Beni tanıyan ateist biri bunu duymuş. (Senin aşırı dinci olduğunu duydum. Namaz kılıyor, oruç tutuyormuşsun. Bir de tesettüre riayet ediyormuşsun. Böyle yapmakla daha iyi Müslüman mı olduğunu sanıyorsun? Kafanın ve kalbin temiz olması yeter. Kalbin temiz olunca namaz kılmamışsın, içki içmişsin, çıplak gezmişsin, bunun önemi olmaz) diye bana bir mail göndermiş. Ne yazmamı tavsiye edersiniz?
CEVAP
Hiç cevap vermemenizi tavsiye ederiz; çünkü (Ahmağa verilecek en güzel cevap susmaktır) buyuruluyor. Her eserin bir sahibi vardır. Ayın, güneşin, yıldızların, gezegenlerin, bitkilerin, hayvanların ve insanların kendi kendine tesadüfen olduğunu söylemek kadar büyük ahmaklık olur mu?

Doğruyu, iyiyi, güzeli, ateiste söylesek, faydası olur mu? Kesinlikle olmaz. Çünkü Kur’an-ı kerimde, onların hakkı işitemeyecekleri, doğruyu göremeyecekleri, gerçekleri söyleyemeyecekleri açıkça bildiriliyor. Bir âyet-i kerime meali:
(Kâfirler sağır, dilsiz ve kör oldukları için, akledemezler.) [Bakara 171]

Yani hakkı işitmedikleri için sağır, doğruyu söylemedikleri için dilsiz, gerçeği görmedikleri için kördürler. (Beydavi)

Dinci, din ticareti yapan, din alıp din satan kimseye denir. Dinin emrine uyana ise, Müslüman denir. Namaz kılan, kapanan kimse Müslüman’dır, dinci değildir. Ateistler, Müslümanlara Müslüman diye değil, dinci yaftası takarak hakaret ederler. Onlara dinci ne diye sorulsa, Müslümanı tarif ederler. Yani namaz kılar, oruç tutar, içki içmez derler. Dinci Müslüman olduğuna göre, ateist, niye açıkça, Müslümanlık kötüdür demiyor da, dincilik kötü diye saldırıyor? Eğer ona göre dinci, dinin emirlerine uyup yasaklarından kaçan kimse ise, aşırı dinci diye niye hücum ediyor? Aşırı dinci, dinin emrine daha iyi sarılan kimse olur. Din iyi ise dincilik iyidir, aşırısı daha iyidir. Din kötü ise, dincilik de kötüdür, aşırısı daha kötü olur. Demek ki Müslümanlığı kötülemek için, aşırı dinci tabiri kullanılıyor. Onların kafasındaki Müslüman, dinin hiçbir emrine uymayan, yasak ettiği hiçbir şeyden kaçmayan kimsedir.

Kalbin nasıl temiz olacağını her şeyi yoktan yaratan Allahü teâlâ ve onun Resulü [elçisi] bildiriyor. Onların bildirdiklerine uygun yaşayanın kalbi temiz, onların emirlerine uymayanın kalbi pistir. Günah işlemek, kalbin bozuk olmasının alametidir. Namaz kılmamak veya açık gezmek gibi günah işleyenlerin, (Sen, kalbe bak, kalbim temizdir) demeleri çok yanlıştır. Allahü teâlânın Resulü buyuruyor ki:
(Günah işleyenin kalbinde siyah bir nokta oluşur. Tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür kalbi kaplar, kalb, kapkara [kirli, pis] olur.) [Haraiti]

(Günaha devam edenin kalbi mühürlenir. O, artık sevab işleyemez olur.) [Bezzar]

Burada bildirilen kalb, Müslüman olduğu halde, günahlardan kaçmayan kimsenin kalbidir. Bir hadis-i şerif meali:
(Müminin kalbi temiz, kâfirin kalbi simsiyahtır.)
[Taberani]

Sual: (Bir şey iyi ise, aşırısı daha iyidir, bir şey kötü ise aşırısı daha kötüdür) deniyor. Müslüman olmak, dindar olmak iyi olduğuna göre, aşırısı daha iyi değil mi? Eğer aşırısı iyi ise, ne diye ateistler, Müslümanları aşırı dinci diye kötülüyorlar?
CEVAP
Onlar aşırı dinci tabirini yanlış kullanıyorlar. Dinin emrine tam uyan Müslümana aşırı dinci diyorlar. Dinin emrine tam uymak Allah’ın emridir. Ona aşırılık denmez.

(Bir şey iyi ise, aşırısı daha iyidir) sözü yanlıştır. Bu her şey için geçerli olmaz. İslamiyet orta yoldur, ifrattan [aşırılıktan] uzaktır. Mesela oruç tutmak iyidir, senenin tamamını bayramlar dâhil oruçlu geçirmek yanlıştır. Sabah namazının farzı iki rekâttır. Namaz kılmak iyidir diye sabah namazının farzını 3, 4, 5 rekât kılmak yanlış olur. Nafaka temin edilmeden, gece gündüz namaz kılmak yanlış olur. Bunlar dinimizin istediği dindarlık değildir. Yani dine aykırıdır. Bu bir aşırılıktır, fakat din düşmanları buna değil, dinin emrine tam uyan gerçek Müslümana aşırı dinci diye saldırıyorlar. Art niyetli oldukları meydandadır. Dine uymaya aşırılık denmez, dinin sınırlarını aşmaya aşırılık denir.