Kalıcı şeye gönül vermek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Her şey geçici; ancak Allahü teâlâ bâkîdir. Geçici şeylere gönül bağlamak ahmaklık olur. Biz de geçeceğiz, sevdiklerimiz de geçecek. Kalıcı bir şeye gönül bağlamalı. O da Allah sevgisidir.

Dünyada her şeyin sonu var. Acı veya tatlı, iyi veya kötü, her şey bir gün biter. Güneşin doğması batışının habercisi, doğmak da ölümün habercisidir. Dünya, ayrılık, ahiret buluşma yeridir. Cehennemden Allah korusun, Cennette buluşmaya çalışmalı.

İnsanlar Allahü teâlâya kulluk, ibadet etmek için yaratılmıştır. Saadete kavuşmak için yaratılış gayelerine dikkat etmeli ve dünyaya düşkün olmaktan kaçınmalı. Dünya nimetleri geçicidir. Dünya ebedi kalınacak bir yer değildir. Ahirette saadete kavuşmak için bir binek gibidir. Sevinç yeri değil, ayrılık yeridir. Akıllı kimse, bu fani dünyaya düşkün olmayıp kulluk vazifesini hakkıyla yapar.

Hakiki bayram Cennette, Peygamber efendimizle, Eshab-ı kiramla, Ehl-i sünnet âlimleriyle, evliya zatlarla beraber olduğumuz gün olacaktır. Biz bunu istiyoruz. (Allahü teâlâ, vermek istemeseydi, istek vermezdi) buyuruluyor. İnşallah hepsini verecek.

Ehl-i sünnet bir Müslüman, ne kadar sevinse azdır; çünkü ihsan-ı ilahiye, en büyük nimete yani doğru itikada kavuşmuştur. Böyle iki Müslüman bir araya gelse, konuşmak da şart değil, birbirlerine baksalar yeter; çünkü müminin yüzüne bakmak şifadır, müminin artığı şifadır, müminin kelâmı devadır. Bunlarla beraber olan da müşrik olmaz. Cenab-ı Hak, (Şirk hariç bütün günahları affedeceğim) buyuruyor. Bu nimetler varken, yani Ehl-i sünnet vel-cemaat itikadında olduktan sonra, Ehl-i sünnet âlimlerini, bu yolun büyüklerini tanıdıktan ve onların kıymetli eserlerine kavuştuktan sonra, bir mümin eğer hâlinden şikâyet ederse, nankörlük etmiş olur. O kadar büyük nimete kavuşan insanın, hâlinden şikâyetçi olması çok ayıptır.

Büyük bir zatın talebesi anlatır:
Bir gün hocamla beraber, bir ihtiyar zatı ziyarete gittik. İkram için şeker getirdiler. Şekerleri, ikram etmek için ben aldım. Sonra elimde şeker tabağıyla giderken, ayağım halıya takıldı. Şekerler odaya dağıldı. Tam toplamak için eğildim, hocam tebessüm edip buyurdu ki:
Dur evladım, bugün tefsirde okuduğum bir olayı hatırladım. Orada yazıyordu ki:
Müslüman vefat edince kabirde bir huri gelecek. Gerdanında inciler olacak. Bu incilerden bir tanesi dünyaya gelse güneş kararır; ama bu inciler ince bir pamuk ipliğine bağlıdır. Meyyit incilere elini uzatıp tutunca inciler yere dağılır. Daha sonra onları toplamaya başlar. Son taneyi aldığı zaman, kabir hayatı sona erer.