İtaat ve yolunda olmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:Allahü teâlâ, (Allah’a, Peygambere ve içinizden olan emîre itaat edin) buyuruyor.

Emîr, İslam âlimleridir. Bizim en büyük servetimiz, en büyük saadetimiz, başıboş olmamaktır. Çok şanslı insanlarız ki, Allahü teâlâ bizi sahipsiz yaratmadı. Sahipliyiz ve inşallah, o büyüklerle hep beraber olacağız.

Bir gün mübarek bir zat, talebelerine buyurur ki:
— Allahü teâlâ bu hizmetlerden dolayı, Ehl-i sünnet itikadını yaymaktan dolayı, inşallah bizlere çok büyük nimetler verecek ve Cenneti nasip edecek. Allahü teâlâ bize bu imkânı nasip ederse, Cennetin kapısında Allahü teâlâya dua ederim.
(Ya Rabbi, bu hizmetleri ben tek başıma yapmadım. Dünyadayken kardeşlerim vardı, talebelerim vardı, onlarla beraber yaptım. Onları da isterim, onlarla beraber Cennete gitmek isterim) diyerek mahşere döner, hepinizi alırım.

Allah’ın işi karışık olmaz
Bir talebesi sorar ki:
— Efendim mahşer yeri çok kalabalık, orada arkadaşlarımızın bir tanesi kaybolursa ne olur?
— İnsanların işleri karışık olur; ama Allahü teâlânın işleri karışık olmaz, Onun her işi muntazamdır. Herkes sevdiğiyle beraber olur. Hiç merak etmeyin, hiçbir arkadaş kaybolmaz.
— Efendim, sizi çok seviyoruz; ama bu sevginin sınırı nedir? Nerede başlar, nerede biter?
— Sevgi itaattir. İtaati ne kadar çoksa, sevgisi o kadar çoktur. Söz dinlemesi ne kadar çoksa, sevgisi o kadar çoktur. Ne kadar söz dinlemiyorsa, sevgisi o kadar azdır. Hatta bir gün de biter, Allah korusun! İtaat de hem peki demektir, hem de yolunda olmaktır. Mesela filan zat, Peygamber efendimizi çok sevdiğini ve çok itaat ettiğini söylüyor; ama yolunda değil. Onun yolunda olmadıktan sonra, bu Peygamber, ondan nasıl razı olsun! Onun için, yolunda olmak, ona benzemek, onun sevdiklerini sevmek, onun sevmediklerini sevmemek şarttır. Eğer hubb-i fillah, buğd-ı fillah yani Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek yoksa makbul değildir; çünkü bu, dinin temelidir. Allahü teâlâ İsa aleyhisselama buyurdu ki:
(Eğer yerdeki ve gökteki bütün mahlûklarımın ibadetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, hiçbir ibadetin makbul değildir.)