Üstün hâller ölçü değildir
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dinimizde olağanüstü hâller göstermek, üstün olmayı göstermez. Bu hâl, müminde de, kâfirde de olabilir. Dolayısıyla ölçü, bu değildir. Başkasında olmayıp, kendisinde üstün hâller olduğunu düşünen, bundan mutluluk duyan, ucba ve kibre girer, felakete gider. Onun için bizim dinimiz, uçmak dini değildir, yerde yürümek dinidir.
Hazret-i Ömer, tayin ettiği bir valiye, başarılı olması için, (Namazlarını vaktinde kusursuz kıl, ramazan orucunu doğru tut, zekâtını tam ver, haccını düzgün ifa et! Kelime-i şehadeti çok söyle, imanını koru! Haydi, Allah selamet versin) diye nasihat edince, Eshab-ı kiram, (Yâ emir-el-müminin, bunları vali de, biz de biliyoruz. Nasıl başarılı olacağını merak ettik. Acaba ne hikmeti var ki, herkesin bildiği şeyleri tekrar bildirdiniz?) diye sordular.
Hazret-i Ömer buyurur ki:
Din budur. Bunun dışında ne söylenecek ki? Allahü teâlâ, İslam’ın şartlarından razıdır. Başarı ancak Onun yardımıyla olur. Siz başka kimden yardım bekliyorsunuz?
Yani Hazret-i Ömer, (Yardım, kişinin, mesleğinden, meşrebinden, parasından veya kabiliyetinden değil, Allah’tandır) demek istemiştir.
İnsandaki üstün hâller, açlıktan olur. Biri aç kalsa, ister papaz, ister Müslüman olsun, sonunda ikisinde de hârikulade hâl yani ya istidraç veya keramet mutlaka meydana gelir. Çünkü zayıflayan nefse ruh hâkim olur. Maksat bu değil, dinimizin emir ve yasaklarına ihlâsla uymaktır. İhlâslı olana Allah da yardım eder.
Aşere-i mübeşşere, yani Cennetle müjdelenen on kişi hariç, hiç kimse son nefesten emin olmamalı! Daima uyanık olmalı! İmanını, başının üzerinde kaçacak kuş gibi bilip, kaçmaması için dikkatli olmalı! Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Cennete girmeden, beratı elinize almadan sakın sevinmeyin! Çünkü bir mümin ömür boyu cennetlik amel işler ve Cennete girmesine bir zra kalmış iken, bir yanlış iş yapar, bir huysuzluğu veya bir uygunsuzluğu sebebiyle Cehenneme gider. Bir kâfir, 80 yıl küfür içinde yaşar. Cehenneme girmesine bir zra kalmış iken, bir güzel amel eder, imana kavuşur, hiç günahsız Cennete gider.)
O hâlde işin sonu önemlidir. Son nefese kadar imanı muhafaza etmeye çalışmalıdır.