Nefsimizle dost olunmaz
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Büyük zatlardan biri, iki tavsiyede bulunur:
1- Hizmetler ne kadar büyürse büyüsün, insan küçülmeli, tevazu ehli olmalı, havalarda uçmamalı. Havada uçan balon patlar, izi kalmaz. Bu bakımdan kibirlenmemeli, bir şey olduğunu sanmamalı, bozulmamalı, değişmemeli. Kur’an-ı kerimde, (Eğer siz kendinizi değiştirmezseniz, Allah size verdiği nimeti değiştirmez) buyuruluyor.
Maalesef insan, bir makama kavuşunca, koltuğa oturunca, şımarır. Şımarınca da, Allah onu yerin dibine geçirir. Hâlbuki dünyaya çıplak gelindi, çıplak gidilecektir.
İnsanların takdirine de, tenkidine de kulak asmamalı. Kıbleden yüzünü çevirse de, gönlünü çevirmemeli. Kıbleden çevrilen gönül artık et parçası olmuştur. O artık murdardır.
Hayâ imandandır. Çok laf etmek, insanlarla fazla haşır neşir olmak, hep beni dinlesinler, ben konuşayım, bana herkes hürmet etsin, ayağa kalksın gibi istekler kibirdendir, ateş alametidir, çok dikkat etmeli.
2- Herkesle iyi geçinmeli, ama kendisiyle iyi geçinmemeli. Nefsini sevmemeli. Herkesle dost olmalı, fakat nefsiyle dost olmamalı. Çünkü nefsimiz Allah’ın düşmanıdır. Allah düşmanıyla dost olan Allah dostlarına düşman olmuş sayılır. İnsan kendini sevdiği ölçüde, başkaları onu sevmez. Kişi, kendini ne kadar sevmezse, başkaları onu o kadar çok sever. Evliya zatların, âlimlerin en büyük özellikleri, nefslerini düşman bilmeleridir. İmam-ı Gazali hazretleri, her gün nefsini sorguya çeker, (Ey nefsim, sen bana bunu yaptın, ben de bugün sana şu cezayı vereceğim, istemesen de şunu şöyle yapacağım) dermiş. Hâlbuki bugün, insan kendisini sorguya çekmek yerine, kusuru hep başkasında arıyor. Bir kere aynaya baksın! Bütün mürşid-i kâmiller, onların kitapları, bazı kıymetli talebeleri en güzel aynadır. Okuyup, hiçliğini, pisliğini, rezilliğini anlamalı. İşte insan, kendi çirkinliğini göreceği için, aynaya bakmak istemez. Mesela aynaya en çok kızan maymunmuş. Ona ayna verilse, bakınca kızar ve hemen aynayı kırarmış. Çünkü orada yüzünü görüyor.
(Mümin, müminin aynasıdır) buyuruluyor. Bir mümin, bir din kardeşinden istifade etmeli. İstifade edebilmesi için de, ona saygılı olması gerekir. Hattâ tasavvuf kitaplarında, mümin kardeşinin ismi duvarda yazılı olsa, karşısından edeple geçmek gerektiği yazılıdır. Çünkü mümin, Allah indinde çok kıymetlidir. Allahü teâlânın kıymet verdiği kimseyi, hiç kimse kıymetsiz yapamaz. Yapmaya kalkan da, rezil olur.