Niyetin önemi
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Peygamber efendimiz, (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) buyuruyor. Ölünce herkes pişmanlık duyacak. Pişmanlığı az olana ne mutlu! Çünkü müminin, işlediği amellerin sevabından mahrum kalması, en büyük kayıptır. Mesela davet edildiği yemeğe sadece karın doyurmak için giden sevab alamaz, fakat mümin kardeşinin davetine icabet etmenin sünnet olduğunu düşünerek giden, çok sevab kazanır. Onu sevindirmek, ikram ettiği helal rızıkları yiyip, bunlardan hâsıl olacak kuvvetle ibadet etmek gibi başka niyetler de olursa, her niyet için ayrı sevab kazanılır. Müminin hayat boyunca kazandığı kâr veya zarar [sevab veya günah], niyetinin hâlis olup olmadığına bağlıdır.
Bütün insanları perişan ve helak eden iki şey, servet ve şöhrettir. Herhangi bir iş, şöhret için yapılırsa, büyük felakettir. Allah’ın dinine ve kullarına hizmet niyetiyle yapılırsa saadet olur. Servet de, iyi niyetle elde edilmezse felakete sebep olur.
Dünyada iki gram altın için, iki ton toprak elenir. Âhirette de böyledir. Niyet, altın gibidir. Çok olmasa da, amel ihlâslı olmalı. Çünkü amellerdeki niyete bakılır. Allah için olanlar alınır, diğerleri atılır.
Kanuni Sultan Süleyman Han, kendi parasıyla Süleymaniye adını verdiği camiyi yaptırdı. Cami bitince namazlar kılındı. Sultan, hayırlı bir iş yaptığı için çok sevindi. (İnşallah çok sevab kazandım) diye düşündü. O gece bir rüya gördü. Terazinin bir kefesinde Süleymaniye Camii, diğerinde ise bir bakraç yoğurt vardı. Sevab olarak, yoğurt tarafı daha ağır geliyordu. Uyanınca merak etti, rüyasını Ebussuud Efendiye anlattı, (Hocam hayırdır inşallah, bu rüyanın tabiri nedir?) diye sordu. O da, (Bir araştırayım) dedi. Gidip inşaatta çalışan işçilere sordu. Bir ihtiyar ninenin, çok sıcak bir günde soğuk bir bakraç yoğurt getirip, (Başka bir şeyim yok, Allah rızası için alın, ayran yapıp için) dediğini söylediler. Ebussuud Efendi, sultanın yanına gidip durumu anlattı. Sultan, ihtiyar kadının hâlis niyetine gıpta etti.
Bu yüzden niyet çok önemlidir. Küçük bir şey bile, hâlis niyetle yani Allah rızası için yapılırsa, dağlar kadar hayırdan daha üstün olur. Mesela bir talebe, dinini öğrenmeye ve dine hizmet etmeye, Müslümanlara ve insanlara faydalı olmaya niyet ederek okuluna giderse, her nefesi zikir olur. Bunun gibi, hâlis niyetle yapılan bütün dünya çalışmaları âhiret olur.