Ticarette günahtan kaçmak

Sual: Ticaretle iştigal ediyoruz. Harama düşmemek için nelere dikkat etmemiz gerekir?
CEVAP
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Her sanat ve her ticarette hile yapmamak farzdır. Müşteriye herhangi bir şekilde zarar vermemelidir! Zarar veren her iş, zulüm olur. Zulüm ise haramdır. Her müslüman, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi, kâfirlere de yapmamalıdır!

Başlıca dört şey yapmamak lazımdır:
1- Satılan malı, aşırı övmemelidir!

Çünkü, hem yalan söylemiş, hem aldatmış, hem de zulmetmiş olur. Hatta, doğru olarak da, müşterinin bildiği şeyi söylememelidir! Çünkü, bu da faydasız söz olur. Kıyamette her sözden sual olunacaktır. Yemin ile satmaya gelince, yalan yere yemin etmek haramdır. Yani büyük günahtır. Doğru yemin ederse, az bir şey için Allahü teâlânın ismini söylemek saygısızlık olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Alışveriş yaparken, vallahi böyledir, billahi öyle değildir diye yemin eden kimseye ve “bugün git, yarın gel” diyerek sözünde durmayan sanatkâra yazıklar olsun!) [Deylemi]

(Malını yemin ederek beğendirmeye çalışan kimseye kıyamette merhamet edilmez.) [İ.Gazali]

(Esnafın, pazarcının çoğu facirdir! Çünkü, çok yemin ederek, yalan söyleyerek günaha girerler. Alışverişleri de helal olmaz.) [Hakim]

(Bir esnaf, verdiği sözde durur, alacaklısını sıkıştırmaz, malını fazla övmez ve yalan söylemez ise, kazancı ona mübarek olur.) [Deylemi]

2- Malın kusurunu gizlememelidir!
Malın aybını, kusurunu müşteriden gizlememeli, hepsini, olduğu gibi göstermelidir! Kusuru gizlemek, hıyanettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. O kusuru bilip söylememek de, kimseye helal olmaz.) [Hakim]

Malın iyi tarafını göstermek, kötü tarafını gizlemek zulüm, hile olur. Resulullah efendimiz, buğday satan bir köylünün buğdayına, mübarek parmaklarını sokup, yaş olduğunu görünce, sebebini sordu. Köylü, yağmurun ıslattığını söyleyince, buyurdu ki:
(Niçin ıslak yerini saklayıp göstermiyorsun? Hile eden bizden değildir.) [Müslim]

Şunu bilmeli ki, hile ile rızk artmaz, aksine malın bereketi gider. Hile ile azar azar biriktirilen şeyler, ansızın gelen bir felaketle, birdenbire giderek geride yalnız günahları kalır. Bir sütçü, süte su katardı. Bir gün, ansızın sel gelip, ineği boğdu. Adam şaşkın bir halde iken, çocuğu, “Süte kattığımız sular birikerek, gelip ineği götürdü” dedi. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ticarete hıyanet karışınca, bereket gider.) [Müslim]

Bereket demek, az malın çok faydası olmak, çok işe yaramak demektir. Az bir mal, bereketli olunca, çok kimsenin rahat etmesine, çok iyi işlerin yapılmasına yarar. Bereketli olmayan, çok mal vardır ki, sahibinin dünyada ve ahirette felaketine sebep olur. O halde, malın çok olmasını değil, bereketli olmasını istemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(La ilahe illallah diyen, dünyayı dinden üstün tutmadıkça, Allahü teâlânın gadabından, azabından kurtulur. Dini bırakıp, dünyaya sarılırsa, kelime-i tevhidi söyleyince, Allahü teâlâ, yalan söylüyorsun buyurur.) [Beyheki]

3- Ölçüde, tartıda hile yapmamalıdır!
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Verirken noksan, alırken fazla ölçene acı azaplar yapacağım.) [Mutaffifin 1]

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Alışveriş ettiğin zaman de ki: "Dinimizde aldatma yoktur.") [Buhari]

(Muamelesinde hilekârlık eden bizden değildir.) [Buhari]

(Malının kusurunu gizleyene Allahü teâlâ gazap eder, melekler de lanet eder.) [İ Mace]

(Ölçü ve tartıda hile yapılınca, mahsullerde noksanlık baş gösterir.) [Taberânî]

Büyüklerimiz, her aldıklarını biraz noksan, verdiklerini de, biraz fazla ölçüp, (Bu az fark, Cehennem ile aramızda perdedir. Cenneti, birkaç liraya satanlar ve birkaç lira için, Cehennem azabını hak edenler, ne kadar ahmaktır) derlerdi. Malın iyisi ile kötüsünü karıştırıp, hepsini iyi diye satmak haramdır.

4- Satış fiyatında hile yapmamalıdır!
Peygamber efendimiz, (Müslümanların, şehre mal getiren köylüleri karşılayıp piyasa fiyatını gizleyerek, ucuz satın almalarını) yasakladı. (Müslim)

Piyasayı bilmeyenlere yüksek fiyatla mal satmak da haramdır. Hatta, acemi olup, ucuz satan veya pahalı alanlar ile alışveriş etmemelidir! Piyasadaki fiyatı bunlardan gizlemek günahtır. Müşteriye doğru söylemeli, hile yapmamalıdır! Malda bir arıza oldu ise, haber vermelidir! Malı, akraba veya ahbabından, ona yardım olsun diye yüksek fiyatla aldı ise, müşterisine bunu söyleyerek, doğru değerini bildirmelidir! Mesela, on lira etmeyen malı, on liraya aldı ise, o malı satarken, on liraya aldığını söylememelidir! Ucuz aldığı bir malın fiyatı yükselip pahalı satıyor ise, aldığı fiyatı söylemelidir! Hıyanet yapmaktan kurtulmak için, herkes, kendine yapılmasını istemediği şeyleri, başkalarına yapmamalıdır! Çünkü, herkes, dikkat ile, pazarlıkla uğraşarak, tam değerini verip aldığını sanır. O halde, aldatarak satmak, hıyanet ve dolandırıcılık olur.

Sual: Hacizli ve birkaç yıllık vergi borcu olan bir arabam vardı. Bir arkadaşa sattım. Satarken, (Benim arabamın hacizi macizi var. Bütün borçları ile al) dedim. (Aldım) dedi. Sonra vergi borçlarının olduğunu öğrenince, (Bana, vergi borcu da olduğunu söylemedin. Söylemediğin borçları ödemem) dedi. Halbuki ben ona bütün borçları ile satmıştım. Hacizi macizi var demiştim. Vergi borçları macizin içinde idi. Vergi borçlarını da ödemesi gerekmez mi?
CEVAP
Hayır ödemesi gerekmez. Çünkü, Müslümanlıkta aldanmak ve aldatmak yoktur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Satılan malın kusurunu gizlemek ve söylememek helal değildir.) [Hakim]

(Alıcı ile satıcı birbirine doğru söyleyip, nasihat edince, kazançları bereketli olur, malın kusurunu gizleyip, yalan söyledikleri zaman bu bereket kalkar.) [Buhari]

Hacizi macizi ile arabayı almak ve satmak caizdir. Ancak hacizi ne kadar, macizi ne kadar belli olması lazım. Peşin mi, taksitli mi, ne kadar para verilecek bunlar bilinmeden alışveriş sahih olmaz.

Sual: (Saniye şaşmaz) diye saat satıyorum. Kimi beş saniye geri kalıyor veya ileri gidiyor. Alıcı, geri getirince satışı bozmak caiz mi?
CEVAP
Saniye şaşmaz demek, muhayyer demektir. Gelen saatleri geri almak lazım. Doğru olmayan sözü de söylememek gerekir.

Çürük iş yapmak
Sual:
İmal ettiğimiz malların bazılarında iyi, bazılarında kötü malzeme kullanıyoruz. Hepsini aynı fiyattan satıyoruz. Günah oluyor mu?
CEVAP
Kasten çürük iş yapmak ve yapılan bu hileyi gizlemek haramdır.

Helâl rızık ve helâl iş
Sual:
İşinin uygunsuzluğu sebebiyle, rızkının helâl olup olmadığından şüphe eden biri ne yapmalıdır?
CEVAP
Helâl rızık ve helâl bir iş için dua etmeli. Peygamber efendimiz, (Cebrail aleyhisselam şu iki duayı bildirdi: Allah’ım, bana helâl rızık ve salih iş nasip eyle!) diye dua ederdi: [Hâkim]

Kötü meslek
Sual:
(Avukat, haksızı da savunmak, yalan söylemek zorundadır, onun için avukat olmak günahtır) deniyor. Avukat olmak günah mıdır?
CEVAP
Avukat olmak günah değildir. Her meslekte gayrimeşru iş yapılırsa günah olur.

Haksızlığı savunmakla, suçluyu savunmak farklıdır. Diyelim biri trafik kazası yaptı. Suçu, mesela üç ay hapis olsa, ama savunmasını yapamasa, yanlış anlatsa bir yıl hapis cezası alabilir. Avukat, bu suçun cezası üç aydır diyerek gerekli savunmasını yapar. Üç ay ceza alırsa hak etmiş olduğu cezayı alır, mağdur duruma düşmez. Avukat burada suçluyu değil hakkı ortaya koymaya çalışır. Avukatlığın sınırını aşıp yalanı savunan da olur, suçluyu suçsuz çıkarmaya çalışan da olabilir. Bu her meslekte olur. Doktor, hasta olmayan adama rapor veremez mi? Bundan dolayı doktorluğu suçlamak yanlış olur. Memur rüşvet alıp, rüşvet verenin işini kolayca yapabilir. Kabahat memurlukta mı, yoksa rüşvette mi?

Neticede avukat iyi iş de yapar, kötü iş de. Hâkim de öyle, öğretmen de öyle. Suçu mesleğe bulmamalı, suçu o işi yapan yamuk adama bulmak gerekir.

Hile yapan pazarcı
Sual: Pazarcılar, genelde, sebze ve meyvelerin iyilerini öne, eziklerini, kötülerini arkaya koyuyorlar. Müşteriye meyve sebze verirken, biraz da onlardan karıştırıyorlar. Yemin ediyorlar, eksik tartıyorlar. Bunlara çok defa şahit oldum. Böyle yapmaları günah değil midir?
CEVAP
Elbette günahtır. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Müslümanı aldatan, ona zarar veren ve ona hile yapan bizden değildir.) [İ. Rafiî]

(Pazarcının çoğu fâcirdir! Çünkü çok yemin ederek, yalan söyleyerek günaha girerler. Alışverişleri de helâl olmaz.)[Hâkim]

Pazarcının, esnafın iyisi de övülüyor. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Yalan söylemeyen, sözünden dönmeyen, sattığı malı övmeyen esnafın kazancı makbuldür.) [Deylemî]

(Doğru tüccar, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir.) [Tirmizî]

Hile yapmayıp doğru tüccarlardan olmaya çalışmak ve böylece iyilerle beraber olmak ne büyük nimettir.

“Hile eden, bizden değildir”
Sual: Satışa çıkarılan her türlü malın, ayıbını, kusurunu, çürüğünü gizlemek, böylece müşteriyi aldatmak günah değil midir?

Cevap: Malın ayıbını, kusurunu, müşteriden gizlememeli, hepsini, olduğu gibi göstermelidir. Kusuru gizlemek, hıyanettir, zalim, asi olmaktır. Malın iyi tarafını göstermek, karanlıkta göstermek zulüm, hile olur. Resulullah efendimiz buğday satan birisinin buğdayına, mübarek parmaklarını sokup, içinin yaş olduğunu görünce;
-Bu nedir? buyurdu.
-Yağmur ıslatmıştır, deyince;
-Niçin saklayıp göstermiyorsun? Hile eden, bizden değildir buyurdu.
Birisi, üçyüz dirhem gümüşe bir deve sattı. Devenin ayağında arıza vardı. Eshâb-ı kiramdan Vâsile bin Eska hazretleri orada idi ve o anda dalgındı. Devenin satıldığını anlayınca, alanın arkasından koşup;
-Devenin ayağı arızalıdır dedi. Müşteri deveyi geri getirip, parasını aldı. Satıcı;
-Satışımı niçin bozdun? deyince, Hazret-i Vâsile dedi ki:
-Resulullah efendimizden işittim, buyurdu ki; (Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. O kusuru bilip söylememek de, kimseye helal değildir.) Hazret-i Vâsile yine dedi ki:
-Resulullah efendimiz bizden söz aldı ki, Müslümanlara nasihat ve onlara merhamet edelim. Malın kusurunu saklamak, nasihat etmemek olur. Hile ile rızık artmaz, belki, malın bereketi gider. Hile ile azar azar biriktirilen şeyler, ansızın gelen bir felaketle, birdenbire giderek geride yalnız günahları kalır. Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Ticarete hıyanet karışınca, bereket gider.) Bereket demek, az malın çok faydası olması, çok işe yaraması demektir. Az bir mal, bereketli olunca, çok kimsenin rahat etmesine, çok iyi işlerin yapılmasına yarar. Bereketli olmayan, çok mal vardır ki, sahibinin dünyada ve ahirette felaketine sebep olur. O hâlde, malın çok olmasını değil, bereketli olmasını istemelidir. Birkaç günlük ömrünün altın ve gümüşünü arttırmak için, ebedi ömrünü ziyana sokmayı kim ister? Böyle düşünen bir satıcı hıyanet yapamaz. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
(Lâ ilâhe illallah diyenler, dünyayı dinden üstün tutmadıkça, Allahü teâlânın gadabından, azabından kurtulurlar. Dini bırakıp, dünyaya sarılırlarsa, bu Kelime-i tevhidi söyleyince, Allahü teâlâ, onlara, "yalan söylüyorsun!" buyurur.)

Şüpheli şeylerden kaçınmalıdır
Sual: Bir Müslümanın alışveriş yaparken neye dikkat etmesi gerekir, herkesle alışveriş yapılabilir mi, seçici olmak gerekir mi?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak, İmâm-ı Gazâlî hazretleri Kimyâ-i se'âdet kitabında buyuruyor ki:
“Şüpheli şeylerden kaçınmalıdır. Harama yaklaşan zaten asi, fasık olur. Şüphe edilen şeyleri, Ehl-i sünnet kitaplarından öğrenmelidir. Cahil hafızlara, hocalara ve her kitaba güvenmemelidir. Kalbine sıkıntı getiren şüpheliyi almamalıdır. Zalimlerle, hile, hıyanet edenlerle, yemin ile satanlarla, dükkânında haram şey satanlarla alışveriş etmemelidir. Zalimlere, fasıklara veresiye satmamalıdır. Çünkü, öldükleri zaman üzülür. Halbuki, zalimler yani Müslümanlara ve İslâmiyete eli ile, dili ile, kalemi ile zarar yapanlar ölünce üzülmek günahtır. Onlara yardım etmek caiz değildir. Mesela, din ile alay edenlere, yalan yanlış kitaplar yazarak dini yıkmaya uğraşanlara kâğıt satmak günahtır. Velhasıl, herkesle muamele etmemelidir. Doğru insan aramalıdır. Bir zaman vardı ki, bir tüccar, her istediği ile muamele edebilirdi. Çünkü, herkes, alışveriş ilmini biliyor ve bildiğine göre hareket ediyordu. Sonraları öyle zamanlar geldi ki, birkaç kişi ile muamele edilemezdi. Daha sonraları ise, ancak birkaç kimse ile muamele edilebilir oldu. Bir zaman gelmek korkusu vardır ki, alışveriş edecek kimse bulunamayacaktır. Bunu çok zaman önce, söylemişlerdir. Bizler, belki de, büyüklerimizin korktuğu o zamana kaldık. Kim ile olursa olsun, alışveriş edilmektedir. Cahil hafızlar, yangına körükle gidip; 'Bugün dünyanın her tarafı böyle oldu. Her yerdeki mala haram karıştı. Haramdan kurtulmak imkânsız oldu' diyorlar. Bu söz, çok yanlıştır. Hiç de dedikleri gibi değildir. Bunların hepsini kim yapabilir diyerek ümitsizliğe düşmek doğru değildir. Ne kadar yapılabilirse çok kâr olur. Ahiretin dünyadan daha iyi olduğuna inanan kimse, bunların hepsini de yapabilir.”

Sual: Fazla kazanmak için, insanların elindeki malı değerinden aşağıya almak, sattığı malların fiyatını yüksek tutmak için, pahalı olarak almadığı hâlde pahalı olarak aldığını söylemek dinen uygun mudur?
Cevap:
Müşteriye doğru söylemeli, hile etmemelidir. Malda bir arıza oldu ise, haber vermelidir. Malı, akraba veya ahbabından, ona yardım olsun diye yüksek fiyatla aldı ise, müşterisine bunu söyleyerek, doğru değerini bildirmelidir. Mesela, on lira etmeyen malı, on lira vererek aldı ise, o malı satarken, on liraya aldığını söylememelidir. Ucuz aldığı bir malın fiyatı yükselip pahalı satıyor ise, aldığı fiyatı söylemelidir. Böyle misaller pek çoktur. Böyle hıyanetleri bilmeyerek yapan çoktur. Hıyanet yapmaktan kurtulmak için, herkes, kendine yapılmasını istemediği şeyleri, başkalarına yapmamalıdır. Çünkü, herkes, dikkat ile, pazarlıkla uğraşarak, tam değerini verip aldığını sanır. O hâlde, aldatarak satmak, hıyanet ve dolandırıcılık olur.

Ölçüde, tartıda, hile etmemeli
Sual: Alışveriş yaparken, ölçüde, tartıda hile yapmayı, insanları aldatmayı dinimiz yasak etmemiş midir?
Cevap:
Bu konuda Kimyâ-i se'âdet’te deniyor ki:
“Ölçüde hile etmemeli, doğru tartmalıdır. Kur’ân-ı kerimde, Mutaffifîn suresi, birinci âyetinde mealen; (Verirken noksan, alırken fazla ölçenlere acı azaplar yapacağım) buyuruldu. Büyüklerimiz, her aldıklarını biraz noksan, verdiklerini de, biraz fazla ölçerdi. Bu az fark, Cehennem ile aramızda perdedir derlerdi. Bunu tam doğru ölçememek korkusundan yaparlardı. Yedi kat yer ve yedi kat gökler genişliğinde olan Cenneti, birkaç kuruşa satanlar ve birkaç arpa tanesi için, Cehennem azabı ile müjdelenenler ne kadar ahmaktır, buyururlardı. Resulullah efendimiz her ne satın alsaydı, parasını biraz fazla verirdi. Fudayl bin îyâd hazretleri, oğlunu, bir şey satın alıp, vereceği altının kirlerini temizlerken görünce; “Ey oğlum! Bu yaptığın iş, sana iki nafile hacdan ve iki umreden daha faydalıdır” buyurdu. Büyüklerimiz buyuruyor ki: Fasıkların en kötüsü, alırken çok, satarken az ölçenlerdir. Manifaturacılardan, kumaşı alırken gevşek, satarken gergin tutup ölçenler de böyledir. Kemiğini, âdetten fazla koyan kasaplar da böyledir. Hububat içine toz toprak karıştırıp satan köylüler de böyledir. Malın iyisi ile kötüsünü karıştırıp, hepsini iyi diye satan pazarcılar da böyledir. Bunların hepsini yapmak haramdır. Velhasıl, alışverişte herkese karşı doğru hareket etmek vaciptir. Hatta, kendine söylenmesini istemediği sözü başkalarına söylememelidir. Böyle haramlardan kurtulmak için de, kendini, din kardeşinden üstün görmemek lazımdır. Bunu da, herkesin yapması güçtür. Bunun için Allahü teâlâ, (Hepiniz Cehennemden geçeceksiniz!) buyuruyor. Amma, herkes Allahü teâlâdan korkusuna göre, oradan çabuk veya geç kurtulacaktır.”

Satıcının malını övmesi
Sual: Tüccarların, pazarcıların kısaca herhangi bir malı pazarlayanların, satanların, sattıkları malı övmelerinin ve bu konuda yemin etmelerinin dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?
Cevap:
Bu konuda Kimyâ-i se'âdet kitabında buyuruluyor ki:
“Satılan malı, olduğundan aşırı methetmemeli, övmemelidir. Çünkü, hem yalan söylemiş, hem aldatmış, hem de zulmetmiş olur. Hatta, doğru olarak da, müşterinin bildiği şeyi söylememelidir. Çünkü, bu da faydasız söz olur. Kıyamet günü her sözden sual olunacaktır. Beyhude, lüzumsuz söz söyleyenler, hiç özür bulamayacaktır. Yemin ile satmaya gelince, yalan yere yemin etmek haramdır. Yani büyük günahtır. Doğru yemin ederse, az bir şey için Allahü teâlânın ismini söylemek saygısızlık olur. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki; (Alışverişte vallahi böyledir, vallahi öyle değildir diye yemin edenlere ve sanat sahiplerinden, yarın gel, öbür gün gel diye sözünde durmayanlara yazıklar olsun!) Bir hadîs-i şerifte de buyuruldu ki: (Malını yemin ederek beğendiren kimseye kıyamet günü merhamet edilmeyecek, acınmayacaktır.) Yunus bin Abîd hazretleri ipekli kumaş tüccarı idi. Malını satarken hiç methetmez, övmezdi. Çırağı, bir gün, kumaşı gösterirken, müşterinin yanında; “Ya Rabbi! Bu Cennet kumaşından bana da nasip et!” deyince, Yunus bin Abîd hazretleri, bu sözün kumaşı methetmek, övmek olacağını düşünerek, kumaşı kaldırıp sattırmadı.”