Neticeyi sebepten bilmek
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Mülkü de, kuvveti de veren Allahü teâlâdır. İnsan, zerresini kendi şahsından, kendi kabiliyetinden veya dehasından bildiği anda sigorta atar, Allahü teâlânın yardımı kesilir. Çünkü bütün iç organlarımız, bütün dünya, hatırımıza ne geliyorsa, yani kâinatın her zerresi, her an Cenab-ı Hakk’ın kudreti altındadır. Sütte şeker, yağ, mineral maddeler, vitaminler vardır, ama bunlar sütün her zerresindedir. Sütün içine bakıp, (Şurası mineral madde, şurası şeker) demek mümkün olmaz. Allahü teâlâ kâinatın her zerresindeki bu kudretini kullarına gösterse, o zaman iman etmenin bir üstünlüğü olmazdı. Cenab-ı Hak bütün yaptıklarını, sebeplerin altında gizlemiştir. Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
(Eğer bir kimse sebebe yapışır, neticeyi sebepten beklerse kâfir olur. Mümin sebebe yapışır, müsebbibden yani Allahü teâlâdan bekler. Kâfir de sebebe yapışır, ama o sebepten bekler.)
Çok kıymetli imanın elden gitmemesi için, yapılan şükür hakkında büyük bir zat buyuruyor ki:
(Doğru iman ederek, çok büyük nimete kavuştuk. Eğer bu imanımız olmasaydı, hiçbir hizmete gidemezdik. Bizi hizmetlere koşturan imanımızdır. İman nimetinin şükrü yapılmazsa elden gider. Allahü teâlâ, bu nimetin şükrünün, ancak Müslümanların birbirini Allah rızası için sevmesiyle mümkün olacağını bildiriyor. Eğer birbirimizi severek, iman nimetinin şükrünü eda edersek, Allah bizden bu iman nimetini almaz. İman nimeti olduğu müddetçe de, insan ne dünyada, ne de âhirette sıkıntıya uğrar. Çünkü iman ediyorum demek, (Rabbime inanıyorum, Ona güveniyorum, Onun emrindeyim, Ona ibadet eder, Ondan isterim) demektir. Allahü teâlâ, kendisinden isteyeni boş çevirmez.
Mübarek bir zat, bir kimseye, ne iş yaptığını sorar. O da, berbat bir işte çalıştığını söyleyince, ona der ki:
- Evladım, günah değil mi, üç günlük dünyada hem haram yiyorsun, hem de çoluk çocuğuna haram yediriyorsun. Allah’tan korkmuyor musun? Bırak o işi, helâl bir iş bul kendine!
- Ama hocam, çoluk çocuğumun rızkı oradan geliyor. Ben başka işe girip de orada aynı parayı, aynı imkânı bulamazsam, sonra benim hâlim ne olur?
- Haramla uğraştığın hâlde sana rızkını veren Rabbimiz, helâl işle uğraşırsan, yani Onun rızasını tercih edersen, senin rızkını mı kesecek? Öyle düşünmek, hâşâ Allah’a suizan olur. Allahü teâlâ rızkımıza kefildir. Helâl yoldan aramaya çalışmalıdır.