Bir şeye düşkün olmak
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, peygamberleri vasıtasıyla kendi rızasına götüren bir yol vermiştir. Bu yolun ismi dindir. Her peygambere gönderilen dinin ismi farklıdır. Son din olan, bizim dinimizin ismi İslamiyet’tir. Allahü teâlâ, İslamiyet’ten ve Müslümanlardan razıdır. İslamiyet’in dışındakilerden razı değildir. İnsanlar kimi razı ederse, âhirette o razı ettikleriyle beraber olur. Bu bakımdan, eğer dünyadayken, kullarının rızasını, onların sevmesini veya kötülemesini değil de, Allahü teâlânın ve Onun sevdiklerinin rızasını tercih edersek, âhirette de Allahü teâlânın razı olduğu yerde, Onun sevdiği kimselerle beraber oluruz. Allahü teâlâ, bize kendi razı olduğu, sevdiği yolu göstermiştir. Bize düşen o yolda yürümektir.
Her insanın tabiatında, içinde bir şeylere düşkünlük vardır. Kimi yemeğe düşkündür, kimi hizmete, kimi başka bir şeye düşkündür. İşte insan, dünyada neye düşkünse âhirette de, onlara düşkün olanlarla beraber olur. Eğer bir mümin, Allahü teâlâya, Onun dinine, Onun sevdiklerine düşkün olmuşsa, elbette onlarla beraber haşrolur. Eğer bir kul, paraya, şöhrete, dünyaya düşkünse, Allahü teâlâ ona, (Benimle ne alakan var, kime, neye düşkünsen, git onunla beraber ol!) der. Bu çok kesindir. Yalnız bu, hiç kimseyle görüşmemek demek değildir. Dikkat edilecek husus şudur ki, kalb bir kişiye aittir. Bir kalbde iki kişi olamaz, bir kalbde iki ortak olamaz, bir toplulukta iki baş olamaz. Bir gemide iki kaptan, aynı hakla olamaz. Bir gemide kaptan birdir, yardımcısı olabilir, o ayrı. Bu yolun sonu, neresi olursa olsun, hep tekliğe gider. Yaratıcı birdir, iki olamaz. Onun için insanın kalbinde neyin hâkimiyeti varsa, işte âhirette o hâkim olan düşkünlüğüyle haşrolur.
Kurtulmanın çaresi, kurtulanlarla beraber olmaktır. Kalb göze tâbidir. Göz neye bakarsa kalbin yönü o tarafa döner. Ya alır, ya kaybeder. Salihlerle beraber olmak, gözlerin hep onları görmesi, büyük nimettir. Çünkü bir hadis-i şerifte, (Bir müminin yüzüne sevgiyle, muhabbetle bakan, Mahşer’de herkes buram buram güneş altında yanarken, Arş’ın altında gölgelenir) buyuruldu. O hâlde iyilerle beraber olmaya çalışmalıdır.