Başarının ana sırrı
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Din büyüklerimiz, bize ne söylenmişse, onu en iyi yapmaya çalışmanın önemini, ama kendi kafamıza göre asla bir şey yapmamak gerektiğini bildiriyor. Dünyada da, âhirette de başarılı olmanın birinci kuralı, ehil olan birine tâbi olmak ve onda kararlı olmaktır. Onun dediklerini anlamak ve yapmaktır. Başarının sırrı budur. Çünkü kararlı yapılan iş, kararsız iş gibi çürük olmaz. (Şunu mu, bunu mu yapayım) demek yerine, tereddütlü işi bırakmalı, gidip en kötüsü de olsa tereddütsüz olanı yapmalı. İslamiyet’te bu tereddüt, kökünden yok edilmiştir. Bunun ilacı sormak, istişare etmektir. Artık ondan sonra, (Bu nasıl olur, nasıl olmaz) tartışması yapılmaz. Elden geldiğince, en iyi şekilde uygulanır. Merhum hocamız bu hususta buyuruyor ki:
(Eğer soran Allah için sorar, cevap veren de, Allah için cevap verirse, cevap yanlış da olsa, Cenâb-ı Hak onu düzeltir, hayra tebdil eder, neticesi hayırlı olur.)
Neticede her şey, Cenab-ı Hakk’ın kudretinde değil mi? Soran da, cevap veren de, Allah rızasını gözetmiştir. Fakat insanlık hâli, verdiği cevap yanlış olabilir, fakat ihlâsla cevap verdiği için, Allahü teâlâ onun neticesini doğrultur. Hiç sormadan, araştırmadan, seccadeyi dağın başına serse, kıbleye karşı namaz kılsa, kabul olmaz. Araştırsa, sorsa, ters tarafa namaza dursa, kabul olur. Neden? Birinde dinin emir ve yasaklarına, ötekinde aklına, nefsine göre hareket etmiş oluyor. Bizim dinimiz, insanın kendi nefsine, aklına uygun hareket etmeyi reddediyor. İşte bize misal olsun, ders olsun diye, bir âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Ey Habibim! Sen bir işe karar vermeden önce, Eshabınla istişare et! Ondan sonra karar ver! Ama karar verdikten sonra da, Allah’a güven ve bir daha dönme!)
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri bir talebeye buyurmuş ki:
(Herkesin mutlaka danışacak bir kimsesi olması lazım. Her insanın, birine bir şey sorma ihtiyacı olur, sen de mutlaka sor! Sakın kendi kendine bir işe girişme! Eğer soracak ehil bir kişi bulamazsan, git bir ağaca sarık sar, ona danış! Allahü teâlâ senin kalbine iyisini ihsan eder. Yoksa kendi kendine karar vererek yapacağın her şeyden sonra sıkıntı çekersin.)