Hidayet, fitne ve sabır
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bizim vazifemiz, inandırmak değil, anlatmaktır. Hidayet Allah’tandır. Peygamber efendimize, akrabalarından bile iman etmeyenler oldu. Bazı din büyüklerimizin öz kardeşleri bile onlardan nasiplenememiştir. Bu bir nasip meselesidir. Güneş her tarafa ışık yayar. Fakat aynı ışıkla biber acılaşır, karpuz tatlılaşır.
Allahü teâlâ, Nuh aleyhisselama, (Ehlini [çoluk çocuğunu] koruyacağım) vaadinde bulunmuştu. Ama oğlunun biri inanmadı, gemiye binmedi, boğuldu. Hazret-i Nuh, babalık şefkatiyle bunun hikmetini sual etti. Allahü teâlâ, (Senin ehlin, zürriyetinden gelen değil, senin yolunda olandır) buyurdu.
Merhum hocamız, (Kitaplarımızda bize ait tek kelime yoktur, hepsi Ehl-i sünnet âlimlerinin yazılarıdır, hepsi birer ayna gibidir. İyi kimse, aynaya bakar, eksikliklerini tamamlar. Kötü kimse, bakınca, kendi bozuk hâlini görür. Hâlini düzelteceğine kabahati aynada bilir, aynayı kırar. Ehl-i sünnet kitaplarına düşman olanlar da böyledir) buyururdu.
Dine hizmet edecek kişide, şu üç özellik olmalıdır: Dini bilecek, akıllı olacak ve ilm-i siyasetten anlayacak, yani zamanın şartlarına uygun davranacak. Bu özellikler yoksa, hem kendini, hem de, peşinden gelenleri büyük sıkıntıya sokar.
Emr-i marufu, fitne çıkarmadan yapmalı! Sabretmeli! Sabır dinin yarısıdır. Sabır acı, ama meyvesi tatlıdır. Sabır acı bir ilaçtır, ama şifası mutlaktır. Küsmek, intikam, kan davası yok! Güler yüzlü, tatlı dilli ve affedici olmalı, (İyilik edene iyilik et, kötülük edeni affet!) hadis-i şerifine uymalı!
Adamın biri, talebeleri sabırlı olmakla meşhur olan evliya bir zatın dergâhına gider. Oradaki talebelerin sabırlarını denemek maksadıyla, abdest almak için bir testi ister. Talebe testiyi getirince, o testiyi kırar, bir daha ister. Geleni de kırar, tekrar ister. Bu şekilde 40 testi kırar. Yine testi isteyince, talebe özür diler, testi kalmadığını söyler. Bunun üzerine o kimse dergâhın şeyhine gider, (Ben imtihan etmek niyetiyle gelmiştim, 40 testi kırdım, yine de (Hayır) demediler, hep (Peki) dediler. Hâlbuki dünyada en zor şey peki demektir, böyle şey olamaz. Maşallah, talebeleriniz ne kadar sabırlıdır. Bunun sizin sayenizde olduğuna inanıyorum. Ben de size talebe olmak istiyorum) der.