İmanı korumak
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İmanın muhafazası çok zorlaştı. Allah korusun, insan, yanlış bir söz söyler, yanlış bir iş yapar veya bozuk bir şeye inanırsa, küfre düşer, mürted olur. O ana kadar yaptığı bütün ibadetlerin sevabı yok olur, iman gidince nikâhı da gider. İmanı kaybetmek, akıl almaz bir felakettir. Kişi, bu duruma düştüğünü bilmeli ki, o hâlden kurtulmaya çalışsın. Çoğu bunu bilmez, farkında bile olmaz. (Şirkten sakının! Şirk, karıncanın ayak sesinden daha gizlidir) hadis-i şerifi, şirke girenin bunu kolayca anlayamayacağına işarettir.
İmansız ölmek, sonsuz Cehennemlik olmak demektir. Sonsuzun ne olduğunu düşünebiliyor muyuz? Birine, bir odada 50 yıl kalma cezası verilse, orada başka hiç ceza verilmese de insan çıldırır. İşte bu yüzden küfre düşmemek için, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından, imana zarar verecek sözleri, işleri ve büyük günahları, kalb hastalıklarını, yani dinimizi iyi öğrenmeliyiz. Bu hususlar İslam Ahlâkı kitabında çok güzel anlatılmaktadır. Bütün ibadetler, sevablar, müjdeler, imanlı olanlara mahsustur. İman giderse, her şey biter. Onun için Seyyid Abdülhakim Arvasî hazretleri, (Allahü teâlâ, bir kuluna iman verdiyse, ona ne vermedi ki? Ona iman vermediyse, başka ne verdi ki?) buyururmuş. Bu yüzden, küfre girmekten çok korkmalıyız.
Günümüzün insanına verilecek en güzel hediye, güleryüz, tatlı dildir. Herkesin buna ihtiyacı var. Güleryüz ve tatlı dil, zamanın cihadı ve başarının sırrıdır. Öfkelenmemeli, hiç sertlik göstermemeli. Günümüzde herkes sanki öfke küpü. Geçimsizlikler, cinayetler, ailedeki bütün sıkıntılar hep bundandır.
Emanetçi neyse, biz de dünyada oyuz. Mal, beden, ilim, evlat, hâsılı her şey, birer emanettir. Bu emanetlere ihanet etmek, onları felakete atmaktır. Cenab-ı Hakk’ın emanet olarak verdiği bedeni, Onun emrettiği yerlerde ve güzel kullanmalı. Para emanet etmişse, kötü yerde değil, hayırlı yerde harcamalı. İlim vermişse, Allah yolunda kullanmalı. İlmi, parayı hapsetmemeli; hapsetmek, kenz olur. Kenz edeni yani hapsedeni, Cenab-ı Hak sevmiyor. Evlat emanetine İslam terbiyesi vermeli. Kendi elimizle, onları ateşe atmamalıyız. Hanım da emanettir, onu üzmemeli ve günahtan korumalı. Elden geldiği kadar ibadetleri ihlâsla yapmaya ve insanları sevindirmeye çalışmalı ki, emanetleri korumuş olalım.