Birlik ve beraberlik için

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dinimize ihlâsla hizmet edenler, bir vücut gibi olmalıdır. Bu birliğin esası, bu yolun büyüklerine dil uzatmamaktır. Büyüklere karşı edep sınırının aşılması, felaketin başlangıcı olur. Bu yolda, birlik ve beraberlik içinde olmak ve âmirine peki demek esastır. Zaten sevginin alameti de budur.

Bir sepet sağlam üzüm, bir tek çürük üzümü ıslah edemez. Ama o bir çürük, yavaş yavaş yanındakini, o da onun yanındakini, derken bir müddet sonra sepetin tamamını çürütür. Eğer hizmet edenler arasında bir çürük, yani büyüklere muhalif olan biri varsa, onu bünyeden ayırmak gerekir. Yoksa o bir kişi yanındakini de mutlaka çürütür. O çürük elma veya o çürük üzüm, yavaş yavaş bütün bünyeyi çürütür de farkına varılamaz. İhlâs arttıkça çürümeler azalır, ihlâs azaldıkça çürümeler artar ve çürüklerle dolu bir sepet, bir kamyon da olsa, hiç işe yaramaz.

600 yıllık Osmanlı devletinin her teşkilatı düzgün çalıştığı hâlde, en sonunda araya çürükler girince, içte ve dışta çürümeler görüldü ve sonunda koca devlet çöktü. Dolayısıyla, görev verilecek kişiler çürükse, (Efendim, bu çok başarılı, bundan zarar gelmez) dememeli. Çünkü büyüklerimiz, (Başarılı olmak için, kabiliyetli olanları değil, ihlâslı olanları seçin, peki diyenlerle, söz dinleyenlerle çalışın! Kabiliyeti veren Allahü teâlâdır ve ihlâsları sebebiyle onlara üstün kabiliyetler verir. İhlâssız kabiliyet, başa beladır) buyururlardı.

Büyüklerin yolunda gitmeyenin, onlara peki demeyenin, diplomaları, kabiliyetleri ve gayretleri bir işe yaramaz. Bunlar, ancak büyüklerin emirlerini yerine getirmede, dine hizmette vasıta olarak kullanılırsa işe yarar.

Allahü teâlânın dinini yaymak için yürümek, oturup ibadet etmekten üstündür. Bunun için mücahidler, âbidlerden daha faziletlidir. Cennetin en yüksek derecesi İslamiyet’i yayanlara verilecektir. Bu uğurda çok kişi şehit olmuştur.

İman sahibi bir müminin ellerine kollarına zincir vurulsa, o yine İslamiyet’i yayar, başkalarını Cehennemden kurtarmak için uğraşır. Çünkü onun içindeki ateş, birilerini kurtarmak için yanar. Bu ateşi içinde hissetmeyenin, imanı ya çok zayıf veya hiç yoktur.