Allah'ın ve Peygamberin Mezhebi
Sual: Biri, (Allah'ın, Peygamberin ve Eshabın mezhebi mi vardı? Onların mezhebi olmadığına göre ben de mezhepsizim) diyerek mezhepsizliği övdü. Mezhepsizlik nasıl övülür?
CEVAP
Bir müctehidin Edille-i şeriyye’den elde ettiği bilgilere, o müctehidin mezhebi denir. Sahabenin tamamı müctehid idi. Hepsinin de mezhebi vardı. Tâbiîn zamanında mezhepler vardı. Bu mezheplerden yalnız dördü kitaplara geçip, dünyanın her yerine yayıldı. Dört mezhep arasında amelle ilgili farklı ictihadlar, işlerimizi kolaylaştırmaktadır. Her Müslüman, durumuna göre, kendisine kolay gelen mezhebi seçer.
Allahü teâlânın her şeye gücü yeter. Eğer dileseydi, Kur'an-ı kerimde her şeyi açıkça bildirirdi. Böylece, mezhepler ortaya çıkmazdı. Her yerde, tek bir nizam olur, Müslümanların hâlleri, yaşamaları güçleşirdi.
Mezhepsizlerin, istedikleri gibi, tek bir mezhep olsaydı ve herkes tek bir mezhebe uymaya zorlansaydı, bu hâl çok güç, hattâ imkânsız olurdu. Amellerde tek hüküm [mezhep] ideal olsaydı Resulullah efendimiz öyle bildirirdi. Hâlbuki rahmet olduğu için kendisi de farklı bildirdi.
Bin küsur yıldan beri herkes bir mezhebe bağlı iken, bazı türediler, böyle sorularla zihinleri bulandırıp herkesi başıboş, mezhepsiz yapmaya çalışıyorlar. Dînî delillerden anlamayanlara iki aklî örnek verelim:
Birinci örnek:
Millî Eğitim’e bağlı okullar, sınıflar, müdürler, öğretmenler ve öğrenciler vardır. Okulla sınıf, müdürle öğretmen mukayese edilmez. Çünkü hepsinin görevleri farklıdır. Öğretmenle öğrenci de mukayese edilmez. Öğrencileri müdür veya öğretmen yerine, öğretmenleri de öğrenci yerine koymak yanlış olur. (Öğretmen veya müdür hangi sınıfın öğrencisi?) denemeyeceği gibi, (Şu öğrenci, hangi okulun müdürü) de denmez. Müctehid âlimler, birer öğretmen gibidir. Mutlak müctehidler ise müdür gibidir. İnsanlar da öğrenci gibidir. Öğrenciler öğretmene tâbi olduğu gibi, insanlar da müctehide tâbi olur.
Öğretmenler nasıl müdüre bağlıysa, tamamı müctehid olan Eshab-ı kiram da, Resulullah efendimize bağlı idiler. Tâbiînde ise müctehidler ve halk var idi. Halk müctehidlere tâbi oluyordu. Halkın mezhebi tâbi olduğu müctehidin mezhebi idi. Mezhepsiz hiç kimse yoktu.
Eshab-ı kiram, (Resulullah'a değil, yalnız Allah’a tâbiyiz) demediler ve demeleri de mümkün değildir. Sıradan bir Müslüman da, (Müctehide tâbi olmam, yalnız Resulullah'a tâbi olurum) diyemez. Müctehid, Allah’ın ve Resulünün emirlerini bildiriyor. Müctehide uymak Allah ve Resulüne uymak demektir. Bugün ise, mezhepsizlerin çoğu, müctehide değil, Resulullah'a bile tâbi olmayı uygun görmeyip, (Yalnız Kur’an) diyorlar.
Nasıl ki öğretmen müdüre, müdür de Millî Eğitim Bakanına, Milli Eğitim Bakanı da, Başbakana bağlıysa, insanlar bir müctehide, müctehidler mutlak müctehide, mutlak müctehidler de Resulullah efendimize bağlıdır. Bağsız yani mezhepsiz kimse yoktu.
İkinci örnek:
Her subayın bir sınıfı olur. Topçu yüzbaşı, tankçı binbaşı, piyade albay gibi... Ama general olunca artık sınıf kalmaz. Topçu veya piyade general olmaz. Artık o bütün sınıfların generalidir.
Generaller de, sınıfsız, ama onlar da, ya havacı, ya karacı veya denizcidir. Bunlardan birinde olmayan general olmaz. Bunlar da, ordu komutanlıklarına, ordu komutanları da hava, deniz veya kara kuvvetlerine bağlıdır. Kuvvet komutanları genelkurmaya bağlıdır.
Dikkat edilirse, gerek eğitim sisteminde ve gerekse orduda bağımsız bir kurum yoktur. Herkesin bağlı olduğu, sorumlu olduğu bir yer vardır.
İnsanlar birer er gibidir. Bağlı oldukları bölükler, taburlar, alaylar vardır. (Ben genelkurmay başkanına bağlıyım, bölük komutanını falan takmam) diyemez. Müctehidler generaller gibidir. Mutlak müctehidler kuvvet komutanları gibidir. Resulullah efendimiz de genelkurmay başkanı gibidir. (Genelkurmay başkanı, hangi bölüğün eri veya hangi kuvvet komutanlığına bağlı?) denilemeyeceği gibi, (Eshab-ı kiramın veya Resulullah'ın mezhebi yoktu) denemez.
Bu durum iyice anlaşılınca, herkes haddini bilmeli, er olan, (Ben erim) demeli, (Subayla, generalle benim aramda ne fark var?) dememeli. Bir Müslüman da, müctehidle boy ölçüşmemeli. (Allah'ın ve Resulünün bir mezhebi olmadığı için benim de mezhebim yoktur) demek cahilliğini göstermemelidir.