Mürşidin lüzumu

Sual: Hazret-i Ali, (En hakiki mürşid ilimdir) dediğine göre, ilimden başka mürşid aramak yanlıştır. Çünkü mürşid hikâyedir, saltanatı şahanedir. Yalnız ilme itibar etmek gerekmiyor mu?
CEVAP
Mürşidlik çok yanlış anlaşılmış. İlim irşaddır, mürşidden ayrı değildir. İrşad, doğru yolu gösterme demektir. Bunu yapana mürşid denir. İlim doğru yolu gösterir. Ancak ilmi öğrenmek için, o ilmi doğru anlamak için bir hocaya, bir üstada, bir rehbere ihtiyaç vardır. İşte bu üstada, mürşid deniyor. İnsan kendi kendine ilim öğrenemez. Çünkü hadis-i şerifte, (İlim üstaddan öğrenilir) buyuruldu. (Buhârî)

Dünya işlerindeki ilimler bile hocasız, üstadsız öğrenilmez. Bir insan hocasız doktor, kimyager olur mu? Bu ilimleri bize öğreten hocaya, üstada karşı çıkmak bizzat ilme karşı çıkmak olur. Doğru yol ilimle bulunur, ama ilmi öğreten de hocadır, üstaddır.

Allahü teâlâ da, Resulullah da mürşiddir. İmam-ı a'zam, İmam-ı Şâfiî gibi Ehl-i sünnet âlimleri birer mürşid olduğu gibi, Abdülkadir-i Geylânî ve Şah-ı Nakşibend hazretleri gibi evliya zatlar da birer mürşiddir. Mürşide düşmanlık ilme yani dine düşmanlıktır.

Kur'an-ı kerimde, (Bilmeyen, Kur’ana ve hadislere baksın) denmiyor, (Bilmiyorsanız, bilenlere sorun!) buyuruluyor. (Nahl 43)

Peygamber efendimiz de, (Âlimlere tâbi olun, onlar rehberdir!) buyurarak, bir bilene, bir mürşide tâbi olmayı emrediyor. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Dînî hükümleri, rehbersiz, hocasız, kendi aklıyla anlamaya çalışmak isteyen, peygamberliğe inanmamış olur. (1/214)

Mürşid kıymetlidir, ama bu zat, kâmil mürşid olursa, daha kıymetlidir. Mürşid-i kâmil, bütün sözleri ve bütün işleri, İslamiyet’e uygun olan, İslâmiyet'i iyi bilen, derin Ehl-i sünnet âlimi demektir. (Seadet-i Ebediyye)

Mürşid-i kâmil, sofi zatlar gibi değildir, ictihad derecesinde yüksek âlim olduğu için, hem ilim, hem de marifet sahibidir. İmam-ı Rabbânî, Mevlana Halid-i Bağdâdî, Seyyid Abdülhakim-i Arvâsî hazretleri gibi mürşid-i kâmil olan zatlar böyledir. Böyle zatlar, hem âlim, hem evliyadır. Ulema ve evliya zatları mürşid diye kötülemek kadar yanlış bir şey olamaz.

Mürşid olmanın saltanatla da bir ilgisi yoktur. Bu, cahilce bir suçlamadır.

Melek de olsa
Sual: Mektubat-ı Rabbânî’de şöyle bir beyit var:
Hakk’ın ve hak adamlarının yardımı olmadan,
Melek de olsa, kurtulamaz yüz karalığından.
Melek günahsızdır, yüzü niye kara olsun ki?
CEVAP
(Melek) ve (Melek gibi) demek, günahsız, mâsum demektir. Mesela (Bu çocuk melektir) demek, hakiki melek demek değildir, (Melek gibi günahsız) demektir. Yani insan, melek gibi günahsız olsa da, Hakk'ın yardımı ve Hak adamlarının yani mürşid-i kâmillerin himmeti olmazsa, nefsin ve şeytanın saldırısından kurtulamaz. Burada, doğru yolu gösteren bir rehberin önemi vurgulanıyor.