En hayırlı iş, dinimize hizmettir, fakat bu hizmetlerin zerresini kendimizden bilirsek, yanarız. Müminlerin duası, büyüklerin himmeti ve Allahü teâlânın yardımıyla bunca hizmet oluyor. (Bizim de, bu işte payımız var) dersek, feyz kesilir. Hizmetlerin devamı için, herkesle iyi geçinmeli. Hizmetlerimiz büyüdükçe, kendimiz küçülmeliyiz.
Hocamızın hocası olan ve silsilesi Resulullah efendimize dayanan Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretleri, bir gün sohbette, (Beni dinlemiyorlar, hâlbuki dinleseler, rahat ederler) dedikten sonra, hocamıza dönerek, (Ama sen söz dinlersin) buyurmuşlar. Hocamız, bana bakarak buyurdu ki:
(Bu hizmetlere sebep, onların o günkü iltifatlarıdır. Bir gün arkadaşlarla istişare ettim. (Bir gazete çıkarmak istiyorum, ne dersiniz?) diye sorduğumda, herkes, (İmkânımız yok, çıkaramayız) derken, hep sana baktım. Elhamdülillah hiç tereddütsüz (Peki) dediniz. İşte bütün bu hizmetler, sizin o (Peki) demenizin bereketidir.)
Hocamız, bu hizmetlere başlarken, bana üç nasihatte bulundu:
1- Paraya elini asla sürme, yani para işleriyle uğraşma! Zaten O, kalbimizden para, pul, makam, mevki gibi düşünceleri söküp almıştı.
2- Öyle hayat sür ki, kimse senin yüzünden Cehenneme girmesin! Senin davranışına bakıp da, kimse Ehl-i sünnetten ayrılıp hizmetten soğumasın!
3- Yanına kim üzülerek gelirse, neşelensin, yanından gülerek çıksın!
Ben de hepsini ihlâsla yerine getirmeye çalıştım.
Kuzuluk Camisi’nin imamı Mustafa Efendi, hocamıza, (Efendim, Enver Abi, buraya çok güzel bir cami yaptırdı) diye arz edince, Hocamız buyurdu ki: (Keşke ben de gidebilseydim de, o caminin duvarlarına ellerimi sürseydim. Peygamber efendimiz, (Kuş yuvası kadar bir mescid yaptırana, Allahü teâlâ büyük bir köşk verecektir) buyurmuşlar.)
Hocamız yine buyurdu ki: (Kur'an-ı kerimdeki hükümler iki türlüdür: Biri bedenle ilgili, ikincisi kalble ilgili. Allahü teâlâ bedenle ilgili hükümleri, Osmanlılarla, kalble ilgili olan hükümleri de tasavvuf büyükleri vasıtasıyla korudu. Elhamdülillah, şimdi bu nimet bize nasip oldu. Kitaplarımızda hem beden bilgileri, hem de tasavvuf var.)
Abdülhakim Efendi hazretleri, (Bir gün gelir, bütün dünya dinini doğru olarak Hilmi’den öğrenir) buyurmuşlardı. Hocamızın kitapları, bütün dünya dillerine çevriliyor. Bunlar, Efendi hazretlerinin kerametidir.