Cennete dilediği kapıdan girenler
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dost düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dille karşılamalı, hiç kimseyle münakaşa etmemeli. Herkesin özrünü kabul etmeli, kabahatlerini affetmeli, zararlarına karşılık yapmamalı. Mertlik; kötülük edene iyilik etmek, seni sevmeyene ihsanda bulunmak ve sevmediğinle de tatlı konuşmaktır. İsa aleyhisselam, (Allahü teâlânın lütfuyla, izniyle ölüleri dirilttim, en ağır hastaları iyileştirdim, ama ahmak olana laf anlatamadım) buyuruyor. Ahmağa verilecek cevap, susmaktır.
Peygamber efendimiz, (Üç şey kendisinde bulunan kimse, Cennete dilediği kapıdan girecektir: Kul hakkını ödeyen, her namazdan sonra on bir defa İhlas sûresini okuyan, katilini affederek ölen) buyuruyor.
Birincisi, kul hakkını ödemektir. Kul hakkı yalnız mal mülk değildir, hem maddî hem mânevî kul hakları vardır. Kalb kırdıysa, gidip gönlünü almalı. Maddî ise, borcunu ödemelidir. Kul hakkı çok önemlidir, haramdır, Cennete girmeye mâni olur. Hattâ bir kimse namaz kılarken, bütün elbisesi helâl olsa, yalnız bir düğmesine geçirdiği iplik haramdan olsa o namaza sevab verilmez. Peygamber efendimiz, (Bir odada haramdan bir iplik olsa, bu odada kılınan namaz kabul olmaz) buyuruyor. Yani namaz borcunu ödemiş olur, Kıyamette (Sen bu namazı niçin kılmadın?) demezler, ama o namaz için sevab yoktur. Haram, kabul olmayı kaldırır.
İbadetlerin başı helâl lokmadır. Helâl lokma yiyen ibadete sarılır, ibadetin lezzetini duyar. Haram yiyen ibadetin lezzetini duyamaz, namaz kılmak ona, bir dağı kaldırmak gibi zor gelir, (Namaza gel!) denilince kaçar gider. Haram lokma, namaza yani huzur-u ilahiye çıkmaya mâni olur.
İkincisi, her namazdan sonra 11 defa İhlas sûresini okumaktır. Bunu yapmak zor değildir, ihmal etmemeli. Yolda da, iş yaparken de okunabilir. 11 İhlas okuyan Cennete istediği kapıdan girer.
Üçüncüsü, katilini affederek ölmektir. Katledilen kimse hemen ölmeyip, mesela birkaç saat sonra ölür ve ölmeden önce, (Beni öldüreni affettim, ona bir şey yapmayın) diye vasiyet ederse, Cennete dilediği kapıdan girer. Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali gibi büyükler, bu hadis-i şerifi bildiklerinden, kendilerini şehit eden katilleri için, hep böyle vasiyet ettiler.