Mâlikî'yi taklit ederken

Sual: (Kendi mezhebimizde abdesti bozan şey, Mâlikî’yi taklit edenin de abdestini bozar. Mesela yaradan, çıbandan veya basurdan kan gelmesi, kendiliğinden burnun kanaması, kadınların akıntısı, abdest bozan denilen solucanın çıkması, Mâlikî'yi taklit edenin de abdestini bozar) diyenler yanlış söylemiyor mu?
CEVAP
Evet, yanlış söylüyorlar. Çünkü semavî özür hâlinde, mesela ishalini tutamayan, çıbanından veya yarasından kan akan, ağrıyla gözünden yaş gelen, burnu kanayan, kulağından irin akan, makatından solucan çıkan, idrarını tutamayan, basurundan kan, fistülünden, göbeğinden akıntı çıkan, elde olmadan gaz kaçıran yani gelen yeli tutamayan, ağız dolusu kusan kimsenin, abdestinin bozulmaması için, Mâlikî’yi taklit etmesi sahih olur. Diş dolgusu olanların da, olmayanların da bu hususlarda, Mâlikî’yi taklit etmeleri gerekir.

Böyle özürleri olanın ayağını veya elini bıçak kesip kan çıksa, abdesti bozuluyor, çünkü bu, semavî özür olmuyor. Ama ondan sonra ayağından veya yaralı elinden çıkan kanlar, irinler semavî özür hâlini aldığı için, abdestini bozmuyor. Bu özürler abdesti bozmuyor, ama çamaşırımıza kan, irin, idrar ve ishal bulaşıyor. Temizleme imkânı yoksa, böyle özürle meydana gelen bu necasetlerle kılınan namaz da sahih olur. Çünkü Mâlikî’de necaset namaza mâni değildir, necaseti temizlemek sünnettir. Hastaya, idrar için, sonda takılıyor, idrar, bir torbada birikiyor, çamaşırları necis oluyor. Mâlikî’yi taklit ederek namazını o hâliyle kılar. Kılmayıp kazaya bırakması haram olur.

Aşağıdaki yazıların hepsi Seadet-i Ebediyye ve İslam Ahlakı kitaplarından alınmıştır:
Mâlikî mezhebinin ikinci kavline göre, özür sahibi olmak için, hastalık sebebiyle çıkan, abdesti bozan bir şeyin bir kere çıkması kâfidir. Bir namaz vakti içinde devamlı çıkması lazım değildir. Namazdan evvel veya namaz içinde idrar, yel kaçıran hastaların ve ihtiyarların abdestlerinin ve namazlarının bozulmaması için, harac ve meşakkat hâlinde, bunların Mâlikî mezhebini taklit etmeleri ve imam olmaları sahih olur. (Seadet-i Ebediyye)

Hastalık veya ihtiyarlık sebebiyle, yani, zaruretle idrar kaçıran Hanefî’nin, tekrar abdest alması, harac, zahmet olacağı için, bu kimse, Mâlikî’yi taklit ederek, hemen özür sahibi olur, abdesti bozulmaz. (Seadet-i Ebediyye)

İdrar, kan kaçıran ve necaset temizlemekte zahmet çeken, Mâlikî’yi taklit eder. (Seadet-i Ebediyye)

Hastaların, ihtiyarların, abdest almakta harac ve meşakkat olduğu zaman, Mâlikî'yi taklit etmeleri sahih olur. İdrarın kesildiği zamanı belli ise, bu zamanda abdest alması iyi olur. İstibra zamanı uzun süren veya sonraları damlayan ve bir namaz vakti devamlı akmadığı için özürlü olamayan Hanefî ve Şâfiîler, Mâlikî mezhebini taklit eder. (Seadet-i Ebediyye)

Teşehhüt miktarı oturmadan evvel, abdesti kendiliğinden bozulan Hanefî, hemen gidip tazeleyip, namazına devam edebilirse de, baştan kılması efdaldir. Tekrar bozulursa veya abdest almak güç olursa, namaza dururken Mâlikî mezhebini taklit eder. Mâlikî mezhebinde, hastaların, ihtiyarların [böyle durumlarda] namazları bozulmaz. (Seadet-i Ebediyye)

İdrar kaçıran, fakat özür sahibi olamayan, Hanefî mezhebindeki kimse, abdest almaya, gusle ve namaza başlarken, Mâlikî mezhebini taklit etmeye niyet eder. (İslam Ahlakı)

Mâlikî’de, ikinci kavle göre, hastada, ihtiyarda, abdesti bozan bir şey hâsıl olursa, hemen özür sahibi olarak abdesti bozulmaz. Harac hâlinde olan, Hanefîler ve Şâfiîler, bu kavli taklit eder. (İslam Ahlakı)

Hanefî'de ve Şâfiî’de özür sahibi olamayan hasta ve ihtiyar, Mâlikî’nin ikinci kavlini taklit eder. (İslam Ahlakı)

Namaz içinde idrar kaçıran Hanefî, hâli müsait olmadığı zaman, Mâlikî’nin bu kavlini taklit eder. Niyet ederek, namazına, özürlü olarak devam eder. (İslam Ahlakı)

Abdesti bozan şey, bir namaz vaktinde ve namaz içinde çıkıp, devam etmese de, (Mâlikî’de) özür sahibi olur. Abdesti ve namazı bozulmaz. Hanefîler, Mâlikî’yi taklit ederler. (İslam Ahlakı)

Başka bir mezhep taklit edilirken, kendi mezhebinde mekruh veya haram olsa bile, o mezhebin farzlarına ve müfsitlerine uymak lazımdır. Kendi mezhebinin haram demesine bakılmaz. (İslam Ahlakı)

Mâlikî’yi taklit edenin, harac olunca, vitir namazını terk etmesi caiz olur. (İslam Ahlakı)

Kadına dokunmak ihtimali çoksa, Şâfiî olanın, Hanefî veya Mâlikî’yi taklit etmesi lazım olur. (Seadet-i Ebediyye)

Yolda, nakil vasıtalarında [toplu taşıtlarda] ve alış verişte [karşı cinse dokunma] korkusu olan Şâfiî mezhebindeki kimse, Hanefî veya Mâlikî mezhebini taklit etmelidir. (Seadet-i Ebediyye)