Servet ve şöhret birer tuzaktır
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir talebenin hakiki talebe olabilmesi için iki hususiyet şarttır:
1- Edebli olması: Tasavvuf yolunun başı, ortası, sonu edebdir. Hiçbir edepsiz Allah dostu olamaz.
2- Tevazu sahibi olması: Eline ne kadar dünyalık geçerse geçsin, aslını kaybetmeden tevazu içinde olmalıdır. Merhum hocamız, (İlk gün tanıdığım Enver nasılsa, şimdiki Enver de aynı. Edeb ve ihlasından hiçbir şey kaybetmemiştir) buyurmuştu.
Dünya, servet ve şöhrettir. İkisi de birer tuzaktır. İnsanlar, servet ve şöhret düşkünlüğü yüzünden belirli bir seviyeye gelmeye çalışırlar ve gelirler, fakat çıktıkları yerden bir daha aşağı inemezler.
İmam-ı Rabbânî hazretleri, (Bir dünya ehli ile karşılaşırsanız, yolunuzu değiştirin. Aynı köyde ise başka yere hicret edin. Aynı mahallede ise karşılaşmamak için başka yere gidin. Kalbiniz meyleder) buyuruyor. Merhum hocamız da aynı hususta, (Bu yol, çok hassas ve ince bir yoldur. Bu yolda en büyük dikkat edilecek husus, yüksek mevki sahipleriyle ve zenginlerle fazla dostluk kurmamaktır. Önce kalbiniz meyleder, sonra da aslınızı kaybedersiniz) buyururdu.
Bazı hakikatler vardır ki, dünyada anlaşılmaz. Ancak ölüp âhirete gittiğimiz vakit, bugün inandıklarımızın orada tecelli ettiğini göreceğiz. İşte (Ölmeden önce ölünüz) hadis-i şerifinin mânâsı budur. (Öldükten sonra göreceklerinizi, ölmeden önce görmeye çalışınız) demektir.
Âhir zamanda yaşıyoruz. Allah korusun, bir müminin, bilmediği için küfre sebep olan bir söz söyleyerek imanı gidebilir. Bunları öğrenmemek günah olur. Hastalanınca en iyi doktorları bulup, en iyi ilaçları hem de tarifine en uygun şekilde kullanıyoruz. Ama sonsuz ateşe girmek tehlikesiyle karşı karşıyayken, kendimizi koruyacak ilmi ve ameli elde etmemek bir felakettir. İnsanın hayatının çoğu, dinini öğrenmekle geçmeli. Elbette dünyasını da terk etmemeli. Fakat, (Aman evladım oku, namazını sonra kılarsın) diyerek, bile bile çocuğunu ateşe atıp, sonra da şefkat ve merhamet iddiasında bulunmak, çok yanlıştır. Veyl adındaki Cehennem, dinimizin gereklerini ifa etmeyen bu tür çocuklar ve buna sebep olan anne ve babaları içindir. Hiçbir doktor, ölüme giden hastasına bir tekme de kendisi vuramaz, elinden gelen bütün gayreti gösterir. Merhametli, şefkatli olmalı, bunun için de çoluk çocuğumuza dinimizi öğretmeliyiz.