Âhirette asla karışıklık olmaz
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Eshab-ı kiram, Peygamber efendimize kavuştuktan sonra, Eshab-ı kiram oldular, gerçek imana kavuştular. Kendi aralarında da hep sohbet ederlerdi. Peygamber efendimiz vefat ettikten sonra, yine birbirleriyle sohbete devam ettiler. Hattâ biri diğerine kavuştuğu zaman, (Gel de biraz imanımızı kuvvetlendirelim, Peygamber efendimizden bahsedelim) derlerdi. İmanı korumak için, Allahü teâlânın sevdiği kullarla böyle dost olmak lazımdır.
Hiçbir mümin, kendi kendini kurtaramaz. Çünkü yol çok uzundur. Bu uzun yolda, düşman, fırtına ve tuzak çoktur. Dolayısıyla, bu kadar iman ve ahlâk hırsızı serbestçe dolaşırken, bir insanın tek başına kurtulması ve korunması çok zordur. Mutlaka herkesin uçak veya gemi gibi bir vasıtaya binmesi lazımdır. İşte o bindiği geminin kaptanı ve o geminin istikameti, bu kimsenin kaderi ve istikbalidir. Bu yüzden, insan rastgele kitap okuyamaz, rastgele kişiden dinini öğrenemez. Çünkü tâbi olduğu kişi neyse, artık onun akıbeti de odur. Cenab-ı Hakk'a hamd olsun ki, bizim en büyük şansımız, İmam-ı Rabbânî hazretleri gibi büyükleri sevmek, onların yolunda ve gemisinde olmaktır. Kaptanı ve istikameti belli olan böyle bir Ehl-i sünnet gemisinde olmamız, çok büyük bir nimettir.
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerine, (Efendim, biz çok günahkârız, çok perişan durumdayız, âhirette bizim bu hâlimiz ne olacak?) diye sorulduğunda, o büyük zat, (Gemi sahile çıkarsa, yalnız kaptanını çıkarmaz, içinde kim varsa hepsini çıkarır. Siz içinde bulunduğunuz gemiye bakın! Gemide olmaya bakın, yani bir dalgayla geminin dışına düşmemeye çalışın) buyurur.
(Kişi âhirette sevdiğiyle beraberdir) hadis-i şerifi gösteriyor ki, herkes sevdiği ve aynı imana sahip olduğu kimselerle beraber bulunacaktır. Orada bir karışıklık, bir eksiklik olmaz. İnsanların işi karışık olur, ama Allahü teâlânın işi karışık olmaz. Allahü teâlânın her işi muntazamdır. Kim kimi Allah için severse, hiç şeksiz ve şüphesiz âhirette de beraber olacaktır. Başka yerde olmaları mümkün değildir. Bütün mesele, kalbdeki sevgi ve muhabbettir. Dolayısıyla insan, kalbinde hangi sevgiyi taşıyorsa, neyi seviyorsa, âhirette işte o sevdikleriyle, karışıklık olmadan, ayrılmadan beraber olacaktır. Tıpkı mıknatısın metal parçalarını çektiği gibi, hepsi bir araya gelir, hiç kaybolan olmaz.