Bana rahmet kapısını aç!” diye dua etmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet bilgilerini yaymak için yapılan hizmetlere iştirak etmek, nasip meselesidir. Kime kısmet olduysa, çok şükretmesi lazımdır. Allahü teâlâ kısmet kapılarımızı kapatmasın. Rabia-i Adviye hazretleri, bir kimsenin, (Yâ Rabbi, bana rahmet kapısını aç!) diye dua ettiğini görünce, o kimseye, (Allahü teâlânın rahmet kapısı, şimdiye kadar kapalı mı idi de, şimdi açılmasını istiyorsun?) buyurur. Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabında bu söz şöyle açıklanıyor: Rahmetin çıkış kapısı her zaman açıksa da, giriş kapısı olan kalbler, herkeste açık değildir. Bunun açılması için dua etmeliyiz.

Onun için zaman, kabadayılık, kibirlenme zamanı değildir. Yerde sürünmek, işe yaramadığına üzülmek, kısmet kapılarının açılmasına dua etmek zamanıdır. Herkes tarlaya ne ekerse, âhirette onu biçer.

Dine hizmet, bir mirastır. Peygamber efendimizin vârisi olmaktır. Veraseti veren Peygamber efendimizdir. Çünkü bu işte, Ona benzemek vardır. Hiçbir zaman muris, yani miras bırakan, vârisini yarı yolda bırakmaz. Peygamber efendimiz bu mirası, bu vekaleti verdikten sonra, kişi günahkâr da olsa, o kişiyi kendi hâline bırakmaz. (Sen benim yolumu devam ettirdin, gel yanıma) buyurur ve elinden tutup Cennete götürür. Yani o kimse mutlaka imanla ölür.

Onun için dine hizmet nimeti, çok büyük ve çok kıymetlidir. Ama Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde mealen, (Nimetlerimin kıymetini bilir, şükrederseniz, yani emrettiğim gibi kullanırsanız, onları arttırırım. Kıymetlerini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır, şiddetli azap ederim) buyuruyor. Eğer bir kimse, dine hizmet nimetinin kıymetini bilmezse, kaza geçirmek, hasta olmak gibi sebeplerle bu hizmetlerden mahrum kalır. O hâlâ hizmetten mahrum kalmasını hastalığından bilir. Hâlbuki nimetin kıymetini bilememiştir ve Allahü teâlâ, şükrü eda edilmeyen bu büyük nimeti ondan almıştır.

İşte onun için, Allahü teâlânın verdiği nimete çok şükredelim. Şükürden maksat, nimeti mahallinde kullanmaktır. Ömür su gibi geçip gidiyor. Niçin yaratıldığımızı unutmamalıyız. Yaptığımız işin kıymetini iyi anlamalıyız. Onun artması için, büyümesi için de daha çok çalışmalıyız.