Bir kavmin efendisi, onlara hizmet edendir
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Peygamber efendimiz, (Bir kavmin efendisi, en makbulü, onlara hizmet edendir. Hizmet edene, âhirette hesap da sorulmaz, azap da yapılmaz) buyuruyor.
Merhum hocamız bir sohbetinde, dinimize yapılan hizmetlerin kıymetini ve bunları yapanlara Cennette verilecek nimetleri anlatırken, bir arkadaş söz alır, (Efendim, ne olur bir dua eder misiniz? Ben hemen şimdi ölmek istiyorum) der. Hocamız da, arkadaşa hitaben, (Siz bu kadar nefsinize düşkün müsünüz, hemen Cennet nimetlerine, rahata kavuşmak istiyorsunuz. O kadar tembellik yok, hizmet var! Herkes ölmek isterse, bu hizmetleri kim yapacak, bu kitapları kim yayacak? İyiler ölürse, insanlara bu nasihati kim yapacak? Oturun çalışın, o sonra nasıl olsa olacak. Öyle kolay, hemen gitmek yok, biraz yorulacaksınız, çalışacaksınız, üzüleceksiniz, sevineceksiniz, ondan sonra inşallah hep beraber orada oluruz. Allahü teâlâ, hepimize inşallah şehitlik nasip edecektir. Öldükten sonra hepimiz rahat ve huzura kavuşacağız. Ölünce dünya sıkıntıları, üzüntüler bitecek. Hepsi bitecek, ama bu hizmetin sevabı Kıyamete kadar devam edecektir) buyurur.
Büyükleri tanımasaydık, kitaplarına kavuşmasaydık, diğer insanlardan beter olurduk. Çünkü bir insan, büyüklere kavuşmadan veya Müslüman olmadan önce, hangi kabiliyete sahipse, aynı kabiliyeti bu sefer dine hizmet yolunda kullanır. Bir hadis-i şerifte, (Câhiliye zamanında ileri olanınız, Müslüman olup din bilgilerini öğrenince de, en ileriniz olur!) buyuruldu. Mesela Ömer bin Hattab'ın karşısına dikilmek mümkün değildi. İslamiyet’in ilk yıllarında, henüz iman etmemişken, Peygamber efendimizi öldürmeye gidiyordu. Ama Müslüman olduktan sonra, yine aynı hazret-i Ömer dönüşte müşriklere dedi ki:
(Beni bilen bilir, bilmeyen bilsin, bana Ömer bin Hattab derler. Karısını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyen önüme çıksın!)
İşte Müslümanlığın ne olduğunu anlamak için, bu bile yeterlidir. Allahü teâlânın verdiği bu iman nimeti, çok kıymetlidir. İslamiyet bize kadar kolayca, zahmetsiz, bedelsiz gelmedi. Bilakis, canla, malla yani fedakârlıkla geldi. Ecdadımız bunun için birçok bedel ödedi. Onun için onları sık sık hatırlayıp, söylemekte, şükranla anmakta, onlara dua etmekte fayda vardır.