Medenî olmanın iki şartı
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Medeniyet, şehirleri, ülkeleri imar etmek ve bütün insanları, ruh, düşünce ve beden bakımından rahat yaşatmaktır. Bu iki gayeye ulaşmak, ancak Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına uymakla olur. İslamiyet’ten ayrıldıkça medeniyet geriler.
Bir toplumun, medenî ve başarılı olması, farz-ı aynı ve farz-ı kifâyeyi yerine getirmekle mümkün olur. Farz-ı ayn üç şeydir. 1- İman, 2- İbadet, 3- Güzel ahlâk. İbadet de, beşe ayrılır: Namaz, oruç, zekât, hac ve cihad. Dolayısıyla, Allahü teâlânın dinini ilim yoluyla öğrenmeyen ve öğretmeyen, ibadetin bir rüknünü yerine getirmemiş, cihadı ihmal etmiş olur. Bunun günümüzdeki yolu ise, doğru din kitaplarını yaymaktır.
Farz-ı kifâye ise, o asırdaki en üstün seviyedeki teknolojiyi ele geçirmektir. Bir şahıs veya bir cemiyet, çok inançlı, çok mübarek olsa bile, o asrın teknolojisini yakalayamamışsa, bir gün yıkılmaya mahkûmdur. Nitekim Osmanlı İmparatorluğu, farz-ı aynı yerine getirdiği hâlde, son zamanlarında, masonların ve İngilizlerin hileleriyle, teknolojide geri kaldığı için, yani farz-ı kifâyeyi ifa etmediği için çökmüştür. İmam-ı Gazâlî hazretleri, (Bir yerde soba keşfedilse, başka bir beldede de soba olmadığı için, soğuktan biri ölse, o beldenin yöneticileri, o sobayı, o beldeye getirmedikleri için vebal altındadır, günahkârdır) buyuruyor.
O hâlde, bir milletin güçlenmesi ve büyümesi için, hem inançlı olması, hem de o asrın teknolojisinin en iyisini yapması lazımdır. Eğer farz-ı aynı yerine getirmezse, yani doğru imanı olmazsa, Allah’tan korkmazsa, canavar olur. İnsanlara zulmeder, onları öldürür. Her türlü ahlâksızlığı yapar. Dinsiz bir cemiyet felakettir. Eğer farz-ı kifâyeyi yerine getirmezse, yıkılıp gider. Onun için, ruh ile beden gibi, farz-ı aynın ve farz-ı kifâyenin ikisi de elzemdir. İnanç ve teknolojiyi, iki ayak, iki el, iki göz gibi dengede tutmalıdır. Bir tarafa ağır basan, diğer tarafı ihmal eden, yanılır. Dolayısıyla ferdin, ailenin, toplumun ve devletin refah içinde yaşaması için, hem inançlı olması, hem de çalışkan olması, yani son teknolojiye sahip olması lazımdır. Bu, dinimizin emridir. Medenî insan, inançlı ve çalışkan olandır.