Küfür felaketinden korunmak için
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
(İnsan, bu dünyada kalmak için değil, iş yapmak, çalışmak yani ibadet için yaratıldı. Çalışmalıyız! Çalışıp da, kazanıp da ölen bir kimse için korkacak bir şey yoktur. Hattâ, böyle ölmek, büyük nimettir. Ölüm bir köprü gibidir. Seveni sevene kavuşturur. Ölmek, felaket değil, öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek felakettir.)
Eskiden insanlar, günahların yayılmasından korkar, üzülür ve tedbir alırdı. Şimdi küfür yani imansızlık başını almış gidiyor. Her yer küfür kokuyor. Bundan korunmanın yolu, Ehl-i sünnet âlimlerini seven ve onların kitaplarını okuyan sâlihlerle bir arada bulunmaktır. Başka yollarla bunu sağlamak imkânsız denecek kadar zordur. Bir araya gelerek kitaplarımızdan okumalıyız, sohbetten maksat da budur. Başka bir şey değildir.
Ehl-i sünnet âlimlerinin kitapları okunuyor, dağıtılıyor ve her yere yayılıyor. Hiç kimse bunları aferin almak için yapmıyor, para veya başka maddî bir menfaat beklemiyor. Sadece Allah rızası için ve büyüklerimizin emrini yerine getirmek için yapıyor. Zaten büyüklerin sevgisine, rızasına kavuşan, Allahü teâlânın rızasına kavuşur.
Ortalığın çok sıkıntılı, berbat, insanların dünya için birbirini mahvettiği, ezdiği, kalb kırdığı bir zamandayız. Dinimizle, büyük zatlarla ve kitaplarıyla ilgili de olsa, kimseyle kesinlikle tartışmaya girmemeli, onlara dil uzatanların sözlerinden, yazılarından uzak durmalı. Böyle bir münakaşanın içine girersek, kalbimize zulmet dolar. Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretlerinin (Kimseyle münakaşa etmeyin) vasiyetine de uymamış oluruz. Bizim derdimiz, kendimizden bir şey anlatmak değildir. Öyle bir vazifemiz de yoktur. Bize bir şey diyene, (Ben büyüklerin kitaplarını okuyorum, hocama tâbiyim, al sana da bir kitap) deriz. Kabul eden eder, etmeyen etmez.
Bu iş, nasip meselesidir. Kimsenin elinde değildir. Allahü teâlâ seçmiş, Peygamber efendimizin vârisi olan bu büyük zatları bize tanıtmış, sevdirmiş, mescidlerde, sohbetlerde bir araya gelmeyi nasip etmiştir. Bu nimetler, şereflerin zirvesidir. Bu nimetleri şeref kabul etmemek, şerefi başka yerde aramak, nankörlük ve şerefsizlik olur.
İnsanın nefsi çok oynaktır, araya para girince veya bir sıkıntı olunca yalpalar. Hep sabretmeli, dinimizden ve büyüklere olan sevgiden asla taviz vermemeliyiz.