Şeytan bir şey yaratamaz

Sual: Şerleri, kötülükleri şeytanın yarattığını söyleyen sosyetik bir bayan, (Tesettür dinin beş şartından biri değildir. Benim tesettürüm kalbimdedir) diyor. Şeytan yaratıcı olur mu? İmanın altı şartından biri, (Hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna inanmak) değil midir? Tesettür nasıl kalbde olur? Bir de, niye kitaplara aykırı konuşuyor?
CEVAP
Bir kişi, kitaplara uygun ve herkesin söylediğinin aynısını söylerse, dikkat çekmez, ünlü olamaz. (Namaz, oruç, tesettür farzdır. Allah'tan başka yaratıcı yoktur) dese, dinleyenler, (Bunları biz de biliyoruz) derler. Dinimize aykırı konuşursa, farklı bir şey söylemiş olur, işte o zaman ünü yayılır. Günümüzde bazı kimseler, şöhrete kavuşmak için, böyle herkesin, hattâ gayrimüslimlerin dahi bildiği hükümlerin aksini söylüyorlar. (Ezber bozuyoruz) diyorlar. İslam’ın şartının beş, imanının şartının altı olmadığını söyleyenler çıkmadı mı?

Şimdi birinci suale cevap verelim.
(Kötülükleri, şerleri şeytan yaratıyor) demek yanlıştır. Şeytan, âciz bir mahlûktur, hâşâ yaratıcı değildir, hiçbir şey yaratamaz. Tek yaratıcı Allah’tır. Birkaç âyet-i kerime meali:
(Her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah’tır.) [Mümin 62]

(Sizi de, yaptığınız işleri de yaratan Allah’tır.) [Saffat 96]

(Rabbin, dilediğini seçip yaratır. Başkalarının seçme hakkı yoktur.) [Kasas 68]

(Allah her şeyin yaratıcısıdır.)
[Zümer 62]

Müfessirlerin şahı imam-ı Kadı Beydâvî hazretleri bu âyet-i kerimeyi şöyle açıklıyor:
(Hayrı, şerri, imanı, küfrü ve her şeyi yaratan ancak Allahü teâlâdır. Her şey Onun tasarrufu altındadır.)

Bu âyet-i kerimeleri bir Müslüman nasıl inkâr eder? İnkârcıların inanmamasının önemi olmaz. Peygamber efendimiz, yukarıdaki âyet-i kerimeleri açıklayıp buyuruyor ki:
(Bütün işler Allah’tandır; hayır olanı da, şer olanı da.) [Taberânî]

(Allahü teâlâ buyurur: “Ben âlemlerin Rabbiyim, hayrı da, şerri de ancak ben yaratırım.) [İ. Neccar]

(Allahü teâlâ, hayır murat ettiğinin maişetini kolaylıkla verir. Şer murat ettiğinin ise, maişetini zorlukla karşılaştırır.) [Beyhekî]

(Kaderin, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmayan mümin değildir.) [Tirmizî]

(Allahü teâlâ, “Bana inanıp da kadere, hayır ve şerrin benim takdirimle olduğuna inanmayan, benden başka Rab arasın” buyurdu.) [Şirâzî]

Allahü teâlâ şerri, belayı hak edene gönderir. Bir âyet meali:
(Başınıza gelen bir bela, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. [Bununla beraber] Allah çoğunu affeder.) [Şûra 30]

Şu hâlde, bela yani şer, günahlarımız yüzünden gönderiliyor, ama gönderen yine Allah’tır. Âyet-i kerimenin devamında, (Allah çoğunu affeder) deniyor. Demek ki belayı gönderen de, çoğunu affeden de Allahü teâlâdır.

Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Kendilerine bir iyilik dokununca, “Bu Allah’tan” derler, başlarına bir kötülük gelince de “Bu senin yüzünden” derler. “Küllün min indillah” [Hepsi Allah’tandır] de!) [Nisa 78]

Bu âyet-i kerimede de açıkça bildirildiği gibi, iyilik de kötülük de Allah'tan gelmektedir. (Küllün min indillah) buyuruluyor. Hepsi Allah'tandır. Bu, imanın altı şartından biridir. Amentü’de, (Hayır da şer de Allah'tandır) buyuruluyor. Buna inanmayan mümin olamaz. Allahü teâlâ, bize kötülüğü niye gönderdiğini yukarıdaki âyet-i kerimede açıklıyor. (Kendi ellerinizle işlediğiniz günahlar yüzünden) buyuruyor. Demek ki, kötülüğün gelmesine biz sebep oluyoruz. Günah işliyoruz, belayı hak ediyoruz. İşte bir âyet-i kerime meali:
(Sana gelen her iyilik, Allah’tan [bir ihsan olarak] gelmekte, her kötülük de [günahlarının karşılığı olarak] kendinden gelmektedir.) [Nisa 79]

İyiliği de kötülüğü de yaratan Allah’tır. Şeytan veya bir başkası değildir. Gayrimüslimlerin inancı gibi günah tanrısı diye bir şey yoktur.

Kalbini temiz sanmak
Namaz kılmamak, oruç tutmamak en büyük günahlardandır. İçki de, zina da en büyük günahlardandır. Günah işleyenlerin kalbi kömür gibi kararmıştır. Temiz olması mümkün değildir. Çünkü Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Günah işleyenin kalbinde siyah bir nokta hâsıl olur. Eğer tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalb, kapkara olur.) [Harâitî]

Görüldüğü gibi, günah işleyenlerin kalbi temiz olmaz. Günah kalbi karartır. Her türlü günahı işleyip de, (Sen kalbe bak!) demek, din câhillerinin veya zındıkların sözüdür. Bir kimse, bütün dünyadaki yoksulları doyursa, her birine bir ev verse, her mahalleye cami, çeşme yaptırsa, namaz kılmıyorsa, hiç birinin sevabı olmaz. Yani namaz kılmamanın büyük günahı bunlardan meydana gelecek sevabı yok eder.

İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Sâlih amel yapmadan [Ehl-i sünnete uygun iman ettikten sonra, namaz kılmadan, oruç tutmadan, günahlardan sakınmadan] (Kalbim temizdir, sen kalbe bak!) demek bâtıldır, boştur, kendini aldatmaktır. Bedensiz ruh olmadığı gibi, beden ibadet yapmadan ve günahlardan kaçınmadan, kalb, temiz olmaz. (1/39)

Evliyanın büyüklerinden İmam-ı Muhammed Mâsum-i Fârûkî hazretleri de buyuruyor ki:
Cüneyd-i Bağdadî hazretlerinin talebesi olan, evliyanın büyüklerinden Ebu Ali Rodbari hazretleri, çalgı ve diğer günahlardan sakınmayıp, “Kalbim temizdir, sen kalbe bak!” diyenin gideceği yer Cehennemdir buyuruyor. (2/110)

Çeşitli günah işleyenlerin ve ibadet etmeyenlerin, Müslümanlara karşı, (Sen, kalbe bak, kalbimiz temizdir, Allah kalbe bakar) demeleri yanlıştır. Hadis-i şerifte, (Kalb bozuk olunca, bedenin işleri de hep bozuk olur) buyuruldu. (Beyhekî)

(Allahü teâlâ, sizin görünüşünüze, malınıza [rütbenize, iyi işlerinize] bakmaz; kalbinize nazar eder, bunları ne niyetle yaptığınıza bakar, ona göre sevab veya günah yazar) hadis-i şerifi, ibadet ederken, hayır işlerken bunların Allah rızası için yapılıp yapılmadığının önemini göstermektedir. Niyeti Allah rızası değilse, onun hiç kıymeti yoktur.