Muteber olan, lisan-ı hâldir
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İslam ahlâkı ile ahlâklanmalıyız. Müslüman, hasreti çekilen insan demektir. Herkes, bizim için (Ah bir görsek, bir dinlesek!) demeli. Böyle olursak, dinimiz hakkında bir şeyler anlatmaya lüzum kalmaz. Herkes iyiyi kötüyü fark eder. Ve Müslümanlığa rağbet besler. Bunun için, (Lisân-ı hâl, lisân-ı kalden entaktır) denmektedir. Yani hâl ile örnek olmak dil ile konuşmaktan daha güzel bildirir, daha tesirlidir. Onun için, muteber olan, lisan-ı hâldir.
Bir Müslüman hiç konuşmasa, yalnız alışverişiyle, giyinmesiyle, namaz kılmasıyla, davranışlarıyla örnek olarak İslamiyet’i yayabilir. Bir başkası çok konuşur, fakat yaşayışı İslam’a uymadığı için, insanlar onun yüzünden İslamiyet’ten uzak durur. Bu ise felakettir.
Ticaretle de uğraşan Mübarek bir zat, bir gün dinden uzak yaşayan bir kimseyle ticari ortaklık kurmaya çalışırken, o mübarek zatın sevdikleri, (Aman efendim, bununla iş yapılmaz! Bunun çok kötü icraatları var) diye ikaz ederler. Mübarek zat da cevaben, (Eğer bu kansa, biz su olmalıyız. Kan kanla temizlenmez, su ile temizlenir. Hem bununla ortaklık yapmak zorundayız) buyurur.
Anlaşma imzalanır. O kötü kimse, gerçekten de sözünde durmaz. Şirketi zarara uğratır. Mübarek zat, ortaklığı bitirir. Fakat yüzde yüz haklı olduğu hâlde, o kimseyi mahkemeye vermez... Bu olaydan bir müddet sonra o kimse gelir ve mübarek zata der ki:
(Eğer ben sizin yerinizde olsaydım, siz de benim yerimde olsaydınız, ben sizi mahkemeye verirdim ve zararımı fazlasıyla alırdım. Siz bunu bana yapmadınız. Sonra sizin hâllerinize, sözlerinize baktım ve sizin bu hareketinizin İslamiyet’ten kaynaklandığını anladım. Siz dindarca hareket ettiniz. Benimse İslamiyet’le hiç alakam yoktur, ben din iman bilmiyorum. Ama bu davranışınızdan ötürü, elimde olmadan sizi ve güzel ahlâkınızı sevdim. Ben sizi sevince de, İslamiyet’i sevdim. Ben şimdi kurban kesiyor, uçağa binmeden önce sadaka veriyorum. Fakat dindar olduğunu söyleyip aksi şekilde davranan kişilere olan nefretimden dolayı, düne kadar dinime karşıydım. Şimdi anladım ki İslamiyet yalnız onların yaşadığı gibi değilmiş. Lütfen bana Müslümanlığı anlatın.)
İşte lisan-ı hâl böyle tesirlidir. Su, kanı yıkadı ve o kimse mertliği, dürüstlüğü, Müslümanlığı gördü ve hayran oldu.