Sevgili kula verilen iki nimet
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlâ bir kulunu severse ona iki nimet verir:
1- Ona sevdiği bir kulunu tanıtır: Gösterir değil, tanıtır. Çünkü tanımak ve inanmak başka, görmek başkadır. Peygamber efendimizi pek çok kişi gördü. Sadece onu tanıyabilenler Eshab-ı kiram oldular. Tanımayanlar Ebu Cehil gibi kâfir olarak kaldılar.
İşte, Allahü teâlâ bir kulunu severse, Eshab-ı kirama Peygamberimizi tanıttığı gibi, ona, İmam-ı Rabbânî hazretleri gibi sevdiği bir kulunu tanıtır. Çünkü Peygamber efendimizin vârislerini tanımak, Peygamber efendimizi tanımaya sebep olur.
Allahü teâlânın sevgili bir kulunu tanımak, baştaki gözle olmaz, kalp gözüyle olur. Tanıyanın kalp gözü açılmıştır. Kalp gözü, hakkı bâtıldan ayırmak içindir ki, en zor iş de budur.
Büyük bir zata bir talebesi, (Efendim, bir dua buyurun da Allahü teâlâ bizim kalp gözümüzü açsın) der. O zat da şaşırıp buyurur ki: (O nasıl söz evladım! Eğer senin kalp gözün açık olmasaydı, bu büyükleri tanıyabilir miydin? Eğer baş gözü kâfi gelseydi, gören herkes tanırdı. İşte Bağdat, binlerce nüfusu var. Ama Bağdat’ın içerisinde büyükleri tanıyan kaç kişi çıkar? Ancak kalp gözü açık olan o büyükleri tanıyabilir. O hâlde senin kalp gözün açılmış.)
2- Ona hayırlı iş nasip eder: En hayırlı iş, Peygamber efendimizin yaptığı iştir. Yani dine hizmettir. Allahü teâlânın sevdiği kul, Ehl-i sünnet yoluna ihlâsla hizmet eder. İhlâsı az da olsa, kıymetlidir. Çünkü ihlâs, Allah içindir.
Bir insanın yaptığı bütün ibadetlerin sevapları toplansa, cihad sevabının yanında, denizde bir damla kadar kalır. Cihada verilen sevap ise, emr-i maruf ve nehy-i münker sevabı yanında denizde bir damla gibidir. Cihad, insanlara hizmet etmektir. Emr-i maruf ve nehy-i münker ise, Cenab-ı Hakk'ın emirlerini ve yasaklarını, yani İslamiyet’i öğretmektir. İlmi yaymaktır.
Allahü teâlânın dininden bir mesele öğreten, yüz umre yapandan daha çok sevap kazanır. Ya bir kimsenin iman etmesine veya Ehl-i sünnet itikadını öğrenmesine vesile olursa, bunun sevabı ölçülemez. Bu nimetle şereflenenler, emr-i maruf sevabı yanında, hem cihad, hem de ibadet sevabı kazanıyorlar. İbadet yapıyorlar, çünkü namazlarını kılıyorlar, oruçlarını tutuyorlar. Cihad sevabı da kazanıyorlar, çünkü yoruluyorlar.