Mucizeyi kerameti yaratan Allah’tır
Sual: Mucize ve kerameti inkâr eden kâfir olmaz mı?
CEVAP
Mucizeyi de kerameti de yaratan Allahü teâlâdır. Bunu inkâr eden kâfir olur.
Mucize, peygamber olduğunu söyleyen kimsenin, doğru söylediğini bildiren şeydir.
Mucizeyi Allahü teâlâ yaratmaktadır. Her şeyi Allahü teâlâ yaratmaktadır. Allahü teâlâdan başka yaratıcı yoktur. Şu kadar ki, bu dünyanın ve dünya işlerinin düzgün olması için, Allahü teâlâ, her şeyin yaratılmasını sebeplere bağlamıştır. Bir şeyin yaratılmasını isteyen kimse, o şeyin sebebini kullanır. Sebeplerin çoğu, düşünmekle, tecrübe ile, hesapla bulunacak şeylerdir. Bir şeyin sebebi yapılınca, Allahü teâlâ, o şeyi, dilerse yaratır. Mucize ve keramet böyle değildir. Allahü teâlâ bunları sebepsiz olarak, harika olarak yaratır. Sebebe yapışmak, Allahü teâlânın âdetine uymaktır. Allahü teâlânın sebepsiz yaratması, âdetin haricine çıkmak olur, harika olur.
Mucizenin şartları vardır:
1- Allahü teâlânın, mutad sebepler olmadan yapmasıdır. Çünkü Onun Peygamberini tasdik ettirecektir.
2- Harikulade olmalıdır. Âdet olan şeyler, mesela güneşin her gün şarktan doğması, ilkbaharda çiçeklerin açması, mucize olmaz.
3- Bunu, başkalarının yapamaması gerekir.
4- Peygamber olduğunu bildiren kimsenin istediği zaman hasıl olmalıdır.
5- İstediğine uygun olmalıdır. Mesela (Şu ölüyü dirilteceğim) deyince, başka harika hasıl olursa, mesela dağ ikiye ayrılırsa, mucize olmaz.
6- İsteyip de hasıl olan mucize, kendisini yalanlamamalıdır. Mesela, (Şu hayvan ile konuşacağım) deyince, hayvan (Bu yalancıdır) derse, mucize olmaz.
7- Mucize, peygamber olduğunu söylemeden önce hasıl olmamalıdır. İsa aleyhisselamın beşikte konuşması, kuru ağaçtan taze hurma isteyince, eline hurma gelmesi, Muhammed aleyhisselam çocuk iken, göğsünün yarılıp, kalbinin yıkanıp temizlenmesi, başının üstünde bulut bulunması, ağaçların, taşların kendisine selam vermeleri gibi, önceden hasıl olan harikalar, mucize değildi. Keramet idiler. Bunlara İrhas denir. Peygamberliği kuvvetlendirmek içindirler. Bu kerametlerin Evliyada da hasıl olmaları caizdir. Peygamberler, peygamberlikleri kendilerine bildirilmeden önce, Evliya derecesinden aşağıda değildirler. Kerametleri görülür. Mucize, peygamber olduğunu bildirdikten az zaman sonra hasıl olabilir. Mesela, bir ay sonra şöyle olur deyince, hasıl olduğu zaman mucize olur.
Mucize, yalnız Peygamberde hasıl olur. Başkasında hasıl olmaz. Herhangi bir kimseyi övmek için (Mucize yaptı) demek, (Mucize olarak kurtuldu) demek, Onun Peygamber olduğunu söylemek olur. Bunda niyete bakılmaz söze bakılır. Herhangi bir kimseye peygamber demek küfür olur. Söyleyenin imanı gider. Allahü teâlâdan başkasına yaratıcı demek, (falanca yarattı) demek de böyledir. Müslümanlar, böyle tehlikeli şeyler söylememelidir.
Peygamber, ne kadar yüksek olursa olsun kuldur. Mucize hasıl olmasında, kulların hiç tesiri yoktur. Bütün Peygamberlerin mucizelerini de yaratan ancak Allahü teâlâdır. Her şeyi yalnız Allahü teâlâ yaratır. Bir âyet meali:
(De ki: Mucizeler Allahü teâlânın kudreti ve iradesi ile olur.) [Ankebut 50]
Ancak Allahü teâlâ, enbiyasını ve evliyasını başka kullarından üstün tutmuş, başkalarına vermediği mucize ve keramet gibi harikaları, bu zatlara ihsan etmiştir. Mesela Hazret-i Musa zamanında sihir, büyücülük çok ilerlemişti. Musa aleyhisselam asasını yere koyunca, büyük bir ejderha olur, sihirbazların ellerindeki aletleri, ipleri yutardı. Hazret-i İsa zamanında ise, tıp ileri idi. Hazret-i İsa hastaları iyi eder, ölüleri diriltirdi.
Peygamber efendimizin zamanında ise edebi söz ve yazı sanatı çok ileri idi. Yarışmada birinci olan şiir, yazı ve konuşmalar Kâbe duvarına asılırdı. Kur’an-ı kerim gelince, bunlar indirilip yerine, gelen âyetler kondu. İnatçı kâfirler hariç herkes Kur’an-ı kerimin Allahü teâlânın kelamı olduğuna inandı. Bir benzerini hiç kimse söyleyemedi. Nitekim mealen, (Bu Kur'an, Allah kelamıdır, inanmıyorsanız, bir âyeti kadar siz de söyleyin, söyleyemezsiniz) buyuruldu. Bütün düşmanlar el ele verip, yıllarca uğraştıkları halde benzerini bugüne kadar söyleyemediler, söylemeleri de mümkün değildir. Bunun dışında Peygamber efendimiz aleyhisselamın sayısız mucizesi görüldü. [Geniş bilgi için Peygamber Efendimiz maddesine bakınız.]
Mucizeleri inkâr etmek
Sual: İmam-ı Süyuti’nin Hasaisul kübra isimli bir kitabı var. TV’de şov yapanlardan biri, bir konuşmasında bu kitabı tenkit etti. Sahabiler nereye gitse onlara İslam’ı anlatmak için, mucize olarak oranın dilini konuşmalarını saçmalık olarak niteleyip şöyle dedi:
“Resulün mucizesi olarak gösterilen bu olay tam bir saçmalıktır. Süyuti buna alet olmaktadır. Onun için size Kur’andan başka kitap okumayın diyorum.”
Bu sözlerinde haklı mıdır?
CEVAP
İmam-ı Süyuti hazretleri büyük İslam âlimidir. Hadis imamı ve müctehid idi. Her biri çok kıymetli olan, 500’den fazla kitap yazdı. Daha 22 yaşında iken, Celâleddin Muhammed bin Ahmed Mehalli’nin yarıda bıraktığı tefsiri tamamladı. Bunun için Celâleyn tefsiri denildi. 8 yaşında hâfız oldu. Tefsir, hadis, fıkıh, nahv, meâni, beyân, bedi’ ve lügat ilimlerinde uzman oldu.
Sahabilerin yabancı dilleri bir anda öğrenmesi Resulullahın mucizelerindendir. Resulullaha mucizeyi veren Allahü teâlâdır. Allah’ın kudretinden şüphelenmek kadar cahillik ne olabilir ki?
Bazı kimseler, ölmüş evliyanın keramet göstermesine de inanmıyorlar. O kerameti yaratan da Allah’tır. Bu insanlar Allahü teâlânın kudretinden nasıl şüphe ediyorlar ki?