Hazret-i Nuh’un gemisi
Sual: Misyonerlere aldanan genç diyor ki: “Zavallı Müslümanlar Eshab-ı kehfin 309 yıl uyuduğunu sanıyor. Aç susuz yıllarca uyunabilir mi? Nuh’un gemisi de eskilerin masallarından başka değildir. Çünkü nasıl bir devasa gemi ki, bütün insanlar ve bütün hayvanlar bu gemiye sığabilsin? Bunların yiyecek stokları vesaire de zaten mümkün değildir. Gemi, bizim Titanicten çok daha teknik donanımlı olsa da, o su ile mücadele edemez. Zavallı Müslümanlar böyle masallarla uyutulmaktadır.”
Bu olaylar gerçek değil midir?
CEVAP
Misyoner, Allahü teâlânın kudretine ve mucizeye, keramete inanmadığı için böyle saçmalıyor. Binlerce yıl önce ölmüş insanları Allahü teâlâ diriltmeyecek mi? Kemikleri diriltip insan yapan Allahü teâlâ, insanları 300 veya beş yüz sene uyutamaz mı? Allah’ın kudretinden şüphe edilir mi hiç?
Eshab-ı kehf, yiyip içmeden, bir zarara uğramadan yıllarca uykuda kaldıktan sonra uyanmışlardır. Kur'an-ı kerimde mealen, (İşte bu, Allah’ın kudretini gösteren delillerden biridir. Uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın) buyuruluyor. (Kehf 17, 18)
Hazret-i Nuh’un gemisi de Allahü teâlânın kudretini gösteren bir olaydır. Gemi, sulara gark olmadan yüzmüştür. İşte âyet-i kerime meali: (Onu, tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir gemiye bindirdik; inkâr edilmiş olan Nuh’a mükafat olarak verdiğimiz gemi nezaretimiz altında yüzüyordu. Onu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?) [Kamer 13-15]
Misyonerin dediği gibi bütün insanlar ve bütün hayvanlar gemiye alınmamıştı. Hayvanlardan sadece birer çift, insanlardan da Müslüman olan çok az insan binmişti. Hatta koca bir karı, gemiye binmeyi unutmuştu da Allahü teâlâ onu korumuştu. Allah dilerse gemi ile de, gemisiz de korur.
Allahü teâlâ bütün Peygamberlere çeşitli mucizeler vermiştir. Mesela Hazret-i Davud’un elinde demir hamur gibi yumuşardı. Cinler, kuşlar ve rüzgar Hazret-i Süleyman’ın emrinde idi. (Sebe 10,12 Enbiya 79, 81, Sad 18, 36-38 Neml 17),
Hazret-i İbrahim’i ateş yakmadı. Hazret-i Yunus’u balık yuttu, ölmedi. (Maide 110, Meryem 28- 30),
Hazret-i İsa, çamurdan yaptığı şekle üfürünce, bir hayvan meydana geldi. (Al-i İmran 49)
Mirac mucizesi: Allahü teâlâ, Resulünü gece bir anda mescid-i Aksa’ya götürdü. (İsra 1) Cenneti, Cehennemi ve bilinmeyen yerleri gezdirdi. Hepsi bir anda oldu.
Ay’ın ikiye ayrılma mucizesi: Kâfirler, (Peygamber isen Ay’ı ikiye ayır) dediler. Resulullah dua edince, Ay ikiye bölündü. Kâfirler, (Bize sihir yaptı) diyerek inanmadılar. (Kamer 1,2)
Muhammed aleyhisselamın; parmaklarından bir orduya yetecek su aktı, ağaçlar kendisine selam verdi, elinde çakıl taşları zikretti, zehirli kebap, “Beni yeme, zehirliyim” dedi, put ve hayvanlar Onunla konuştu. Bunun gibi bin kadar mucizesi görüldü. Gelecekte olacak şeyleri de haber verdi. Allahü teâlâ, mucizeleri bildirdikten sonra buyuruyor ki:
(Bunları yapan biziz.) [Enbiya 79]
Başka bir âyet meali de şöyledir:
(De ki: Mucizeler Allah’ın kudreti ve iradesi ile olur.) [Ankebut 50]
Fil suresinde Ebrehe’nin ordusunun imha edilişi bildiriliyor. Bu da Allahü teâlânın kudreti ile oldu. Belkıs’ın tahtı göz açıp yumuncaya kadar Hazret-i Süleyman’ın sarayına getirildi. (Neml 40)
Eshab-ı kehfin yıllarca uyumasını veya Hazret-i Nuh’un gemisini inkâr etmek, Allahü teâlânın kudretini inkâr etmek olur. Kâfir İblis’in, yaptığı harikalar çoktur. Ona da bu imkanı Allah vermiştir. Şeytanın yaptıklarına inanıp da, Peygamberlerin gösterdikleri mucizeleri inkâr etmek şeytanın yolunda olmayı göstermez mi?