Arkadaşın kusuru
Gıyabında kusurlarından bahsetmemelidir. Bize söylediği şeyleri sır olarak kabul edip kimseye söylememeliyiz! Arkadaşın hoşlanmadığı şeyleri söylememelidir. Fakat emr-i maruf cinsinden ise, münasip şekilde ikaz edilir.
Arkadaşının bir kusurunu görünce kendi kusurlarını hatırlamalıdır. (Ben kusurlarımı düzeltemediğime göre, arkadaşımı mazur görmem lazımdır) diye düşünmelidir. Bir kusuru ile onu kötü görmeye kalkmak doğru değildir.
Kusursuz insan bulmak kolay mı? Bizim Allahü teâlâya karşı ne kusurlarımız vardır.
İnsanlar bizim kusurlarımızı bilse, konuşacak arkadaş bulamayız. Bir insanın iyilikleri ve kusurları da olur. Kusur araştırmak münafıklık alametidir. Mümin mazeret arar. Münafık suç araştırır. Kerem sahipleri arkadaşların kusurlarını bağışlar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Gördüğü iyilikleri gizleyip, gördüğü kötülükleri teşhir eden kötü komşudan Allahü teâlâya sığının!) [Nesai]
İyiliği kötülüğüne galip gelen kimse, iyi insan demektir. Arkadaşımız hakkında kötü konuşmamak ve ona suizan etmemek üzerimize borçtur. Kusurları örtmek ve onları görmezden gelmek er kişinin, salihlerin işidir. En üstün derece kötülükleri gizleyip iyilikleri açıklamaktır. İsa aleyhisselam havarilerine sordu:
- Uykuda olan arkadaşınızın mahrem yerleri açılsa ne yaparsınız?
- Örteriz.
- Belki açar, iyice açığa çıkarırsınız.
- Bunu kim yapar ki?
- Biriniz, arkadaştan bir söz duyduğunda biraz daha ekleyip söylemeniz, aynı şey değil midir?
Bir insan kendisi için sevdiğini, başkası için de sevmedikçe kâmil mümin olamaz.
Arkadaşlığın en düşük derecesi, onun bize yapmasını istemediğimiz şeyleri yapmamaktır. Onun bize yapmasını istediğimiz şeyleri ona yapmaktır.
Her insan, kendi kusurlarının örtülmesini ister. Beklediğinin aksi yapılırsa ona karşı nefret ve kin hissi uyanır. Arkadaşına karşı kin ve hasedi olan kimsenin imanı zayıf ve sonu tehlikelidir.
Arkadaşının aynen kendisi olduğunu kabul ederek, kendi ayıplarının açıklanmasını istemediği gibi onun da ayıplarını gizlemelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Arkadaşının ayıplarını örten kimsenin, Allahü teâlâ, dünya ve ahirette kusurlarını örter. Bir ölüyü diriltmiş gibi olur.) [Hakim]
Münakaşa etmemeli
Arkadaşımızın her sözüne itiraz etmemeliyiz! Onunla hiçbir suretle münakaşa etmemeliyiz! İbni Abbas hazretleri buyurdu ki:
Âdi ile münakaşa etme! Seni üzer.
Hâlim ile münakaşa etme! Sana küser.
Haklı olduğu halde münakaşayı terk etmek, haksız olduğu halde, münakaşayı terk etmekten daha zordur. Bu bakımdan haklı olduğu halde münakaşayı terk etmek daha çok sevaptır.
Dostlar arasındaki kin ateşini körükleyen münakaşadır. Münakaşa, karşıdaki insanı cahil yerine koymak demektir. Sen bilmezsin, ben bilirim demektir.
Cahillikle suçlanan herkes az veya çok kızar. (İnsanların en âcizi, dost edinemeyen, bundan daha âcizi, dostlarını kaybedendir) demişlerdir.
Münakaşa, dostların azalmasına, hasımların çoğalmasına sebep olur. Hasan-ı Basri hazretleri buyurdu ki:
(Bin kişinin dostluğuna, bir kişinin düşmanlığını satın alma!)
Münakaşa, kendisinin akıl, fazilet ve ilimde üstünlüğünü ispata çalışmaktır. Bu ise karşıdakini cehalet ve ahmaklıkla itham etmek demektir. Bu düpedüz düşmanlıktır. Kendini karşısındakinden üstün görmek ise kibirdir. Görüldüğü gibi, münakaşa her yönden mahzurludur.
Münakaşa güzel ahlakın zıddıdır. Halbuki Müslüman güzel ahlaklı olmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mallarınızla herkesi memnun edemezsiniz. Öyle ise onları güler yüz ve tatlı dil ile, güzel ahlakla memnun etmeye çalışınız!) [Hakim]
Eskiler o kadar ihtiyatlı davranırdı ki, münakaşaya yol açabilir korkusu ile sual bile sormazlardı. Hatta, (kalk gidelim) dediği zaman, (Nereye?) diyenle arkadaşlık etmezlerdi.
Çünkü, arkadaş bizi daima iyi yere götürür. İyi yere götürmeyeceğini sanmak ise suizan olur.
Arkadaşımız, para veya başka bir şey istediği zaman, (Ne yapacaksın?) veya, (Ne kadar ihtiyacın var?) diye sormamalıdır. (Bütün param şudur. İhtiyacın ne ise al!) demelidir. Ya çok alırsa diye düşünmemelidir. İhtiyacı varsa elbette çok alacaktır. Verdiğimiz para ihtiyacını karşılamayacaksa ne diye verelim? Arkadaşımıza itimadımız varsa ne diye cüzdanı çıkarıp önüne koymuyoruz?
Arkadaşı hiçbir surette üzmemelidir.