İkinci Mahmud Han

İslam halifelerinin doksan beşincisi ve Osmanlı padişahlarının otuzuncusudur. Birinci Abdülhamid hanın oğlu, sultan Abdülmecid hanın babasıdır. 1785 de doğup, 1839 da vefat etti. 1808 de halife oldu.

Yeniçerileri kaldırdı. Vehhabileri Hicazdan çıkardı. Harbiye ve tıbbiye mülkiye mekteplerini vücuda getirdi. 1826 da Tophanede Nusratiyye camiini yaptırdı. 1828 de Bayezidde Eski saray bahçesine yangın kulesi yaptırdı. 1837 de Unkapanı ile Azapkapı arasında (Mahmudiyye) köprüsünü yaptırdı. 1831 de İstanbul'da ilk gazete çıkarıldı. Dünyada ilk gazete 1641 de çıkarıldı. 1837 de maliye nezaretini kurdu. 1838 de karantina vücuda getirdi. Bahçekapı’da (Hidayet camii), Üsküdar’da Şemsi paşa camii yanında, 1816 da (Adliye) camiini, yağlı boyalı ahşap Beylerbeyi ve Çırağan saraylarını yaptırdı. 1819 da Hazret-i Halid’in türbesini tamir etti. Sandukası puşidesi üzerindeki kendi el yazılarıdır. 1825 de hurufi tekkelerini kapattı. 1819 da Beyoğlunda Galatasaray lise binasını yaptırdı. Burası 1834 de Tıbbiyye mektebi yapıldı ise de, 1850 de yandı. 1851 de Tıbbiyyei şahane yaptırdı.

Arnavutköy sahilinde (Tevfikiyye) camiini yaptırdı. Çeşitli yerlerde çeşmeler yaptırdı. Tophanede Kadiri cami ve tekkesini Tosyalı İsmail Rumi yaptı ve 1644 de vefat etti. İkinci Mahmud han 1823 de yeniden yaptı. Türbesi Çemberlitaş’tadır.

Sultan İkinci Mahmud Han, Osmanlı Devletinin ilerlemesini, teknik sanayide devrin seviyesine ulaşılmasını isteyen tedbirli, gayretli bir padişahtı. Devrindeki büyük hadiseler karşısında asla ümitsizlik ve gevşeklik göstermedi. Gayreti sayesinde devlet, Avrupa tarzında sistemli orduya sahip oldu. Avrupa'da askerlik ve yeni silahların kullanılmasını öğrenmek için, talebe gönderdi. Askeri Tıbbiye ve Harbiye mekteplerini kurdu. Bu iki müessesenin eğitim ve öğretimini en üst seviyeye çıkarmak için Avrupa'dan hocalar ve mütehassıslar getirdi. Askeri Tıbbiye, Harbiye ve sivil yüksek okulların öğrenci ihtiyacını karşılamak için medrese ve mekteplere ilaveten sıbyan mekteplerinin üstünde Rüşdiyeler (ortaokul), devlet memurlarının yetiştirilmesi için de Mekteb-i Maarif-i Adli kuruldu.
Ülkenin ihtiyaçlarını karşılamak, çeşitli sahalarda mütehassıs eleman yetiştirmek için Avrupa'da çok sayıda öğrenci tahsil mecburi hale getirildi. Açılan okulların seviyesini yükseltmek için ve lüzumlu fen ve teknik bürosu kuruldu. Tekrar Avrupa devletlerinin şehirlerine konsolos gönderilmeye başlandı. 1 Ekim 1831 tarihinde Takvim-i Vekayi adlı gazete, Osmanlı Türkçesi ile ülke içinde çıkarılmaya başlandı. Fransızcası da ülkelere gönderildi. Avrupa ülkelerine gönderilen gazeteler ile Türkiye'nin propagandası yapılarak hadiseler ve ıslahatlar dünya kamuoyunda değerlendirmeye tâbi tutuldu. Avrupa basınında, Türkiye ve sultan Mahmud hakkında neşredilen yayınlar takip edildi.

İkinci Mahmud Han, hükümet teşkilatı usülleri, kıyafet nizamında yenilikler yaptı. Osmanlı Devlet teşkilatındaki önceki müesseselerin yerine, Sadrazama Baş Vekil (Başbakan); Defterdara Maliye Nazırı (Maliye Bakanı); Reisü'l küttaba Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı); sadrazam Kethüdasına Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) denilmeye başlanıldı. Osmanlı Devletinde büyük bir yekün tutan vakıflar için Evkaf Nezareti kuruldu. Hükümet ve ahalinin önemli meselelerinin görüşüldüğü Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye; askeri işlerin görülüp, kararlaştırıldığı Dar-ı Şura-yı Askeri müessesesi kuruldu. Memurlar iç ve dış işlerde olmak üzere ikiye ayrılıp, maaşları, rütbe ve derecelerine göre bağlanarak, verilmeye başlanıldı. 1827 de Osmanlı Tıp Fakültesi kuruldu. 1838 de Karantina usulünü vücuda getirdi. Posta müessesesini kurdu. Posta yollarının kurulmasına çalıştı. Üsküdar'dan İzmit'e kadar bir posta yolu yaptırdı.

İkinci Mahmud Hanın ilmi fazla olup, dini, fenni, teknik, askeri, idari ve sanat sahalarında kendisini çok iyi yetiştirmişti. Dindar, akıllı, zeki, çalışkan olup, gayret ve azim sahibiydi. Şairdi. İlim, sanat adamlarına ve eserlerine çok alaka gösterdi. Onlara kıymet verip, himaye ederdi. Ülkenin imarına, ilim, sanat, hayır ve sosyal müesseselerine önem veren İkinci Mahmud Han, pek çok eser yaptırdı.

Mısır, Yanha ve Mora gibi vilayetlerin isyanı ve yeniçerilerin kazan kaldırmaları, yok edilmeleri ve Rus ordularının saldırmaları sırasında sultan Mahmud Han, Mekke ve Medine'yi ancak tamir edebilmiş, kendisinden sonra oğlu Abdülmecid Han, bunları tezyin için şaşılacak bir himmet ve gayret göstermiştir.