Putlar niye Cehenneme gidecek
Ateist diyor ki:
Sual: Aşağıdaki ilk âyette Hristiyanların İsa'yı Rab olarak kabul ettikleri açıkça belirtilmektedir. İkinci âyet ise tapılanların da Cehennemde ebedi olarak kalacakları ifade olunur. Bu anlatımla Kur’an, tapılan konumunda olmasından dolayı, Siz ve Allah'ın dışında taptığınız şeyler Cehennem yakıtısınız diyerek, İsa'yı da farkında olmadan Cehenneme koymuyor mu?
Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Mesih'i rableri olarak kabul ettiler. Oysa tek Tanrı'dan başkasına kulluk etmemekle emrolunmuşlardı. Ondan başka tanrı yoktur. Allah, koştukları eşlerden münezzehtir. (Tevbe 31)
Siz ve taptıklarınız, Cehennemin yakıtısınız; oraya gireceksiniz. Eğer onlar ilâh olsalardı, oraya girmezlerdi. Hepsi [tapanlar da, tapılanlar da] orada temelli kalacaktır. (Enbiya 98,99)
CEVAP
Bu, Arapça’yı iyi bilmemekten kaynaklanan bir sorudur. Arapça'da hayvan ve cansızlara hitap şekli farklıdır. Âyet-i kerimede "ve ma ta'büdüne" deniyor. "ma" edatı Arapça’da akılsızlar için kullanılır, yani; taptığınız putlar demektir. Burada "ve men ta'büdüne" denmiyor, öyle denseydi, böyle bir sual sorulabilirdi. Burada akıllılar için kullanılan "men" edatı kullanılmadığı için, Hristiyanların taptıkları İsa aleyhisselam yahut bazı Yahudilerin taptıkları Üzeyir aleyhisselam veya melekler anlaşılamaz.(İmam-ı Kurtubi)
Yine ateist soruyor:
Sual: Puta, taşa, heykele tapılıyor. Tapanların cezalandırılmasının mantığı var, ama tapılanın bunda ne suçu var ki, onlar da Cehenneme atılıyor?
CEVAP
Cehenneme atılan putlar, taşlar, ceza için atılmıyor. Tapana ceza olması için atılıyor. Bunlar ceza için yakıt oluyor. İmam-ı Kurtubi hazretleri buyuruyor ki:
İnsana sevdiği, değer verdiği, taptığı şey tarafından ceza görmek daha ağır gelir. Puta tapmalarının boşa gittiğini görmek, özellikle taptığıyla azap edilmesi ona daha çok acı verir. Ne kadar güçlü ateş ki taşlar bile yakıt hâline geliyor. (Câmi’ul ahkâm)
Taş, put, yakıt olduğu gibi, kâfir olan insan daha kolay yanar, o da yakıt olur. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Yoldan çıkanlar [kâfirler] Cehenneme odun olmuştur.) [Cin 15] (Kâfirler, Cehennemin ateşini kuvvetlendireceklerdir.)
(Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insan ve taş olan ateşten koruyun.) [Tahrim 6] (Bu âyet-i kerimede de Cehennemin yakıtının taş ve insan olduğu bildiriliyor.)
Onun için hikmet ehli, (Cehennemde ateş yok, herkes ateşini [yakıtını] kendi götürür) diyor.
Bir kimse, putu sevip ona, taptığı için put ona Cehennemde azap edecektir. Sevdiğimiz malların zekâtını vermezsek, o mallar ahirette ceza için yakıt olacaklardır.
Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Altın ve gümüşü [malı, parayı] biriktirip Allah yolunda harcamayanlara [zekâtını vermeyenlere] çok acı azabı müjdele! [Zekâtı verilmeyen mallar] paralar, Cehennem ateşinde kızdırılıp, sahiplerinin alınlarına, böğürlerine, sırtlarına [mühür basar gibi] basılacaktır. Bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Biriktirdiklerinizi [azabını] tadın denilecektir.) [Tevbe 34, 35] (Parantez içindekiler, tefsirlerdeki açıklamalardır.)
İbni Mace’nin bildirdiği hadis-i şerifte, Peygamber efendimiz, (Zekâtı verilmeyen mallar, yılan olup sahibinin boynuna dolanır) buyurduktan sonra, şu mealdeki âyet-i kerimeyi okudu:
(Allah’ın ihsan ettiği mallarda cimrilik edenler [o malların zekâtını vermeyenler], iyi ettiklerini [zengin kalacaklarını] sanıyorlar. Halbuki kendilerine kötülük etmiş oluyorlar, o mallar Cehennemde, [yılan şeklinde] boyunlarına dolanacak [onları sokacak].) [Âl-i İmrân 180]
Âyetlerde çelişki arayan ateist, bu gerçekler karşısında, tevbe etmezse, ay, güneş, kâinat tesadüfen yaratılmamışsa, bunların bir yaratıcısı varsa [ki inkârı mümkün değil], artık Cehennemde çekeceği azabı düşünmelidir. Bir şeyin kendi kendine mükemmel bir hâle gelmesine, mesela güneşin hiç ısısısın azalıp çoğalmamasına, hep belli eksenlerde dönmesine bir tesadüf demek kadar ahmaklık olur mu? Acaba ateist bunları anlar mı? Kâinatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığını görür mü? Kendine acı, gel iman et desek acaba işitir mi? Küfründe inat ederse işitmez. Çünkü bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Onların kalbleri var ama anlamazlar; gözleri var, görmezler; kulakları var, işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha da aşağıdır.) [Araf 179]