Kendi eliyle ateşini götürmemeli

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
* Namazları doğru kılmalı. Günahlardan vazgeçmeli. Günahın kelime anlamı ateştir, Cehennem ateşi. Kendi eliyle ateşini götürmemeli.

*Bize dinimizi imanımızı öğreten, ehl-i sünnet itikadı üzere yetiştiren ana babamızın rızasını, duasını mutlaka alalım. Böyle ana babanın rızasını almadan hiçbir şeye kavuşmayacağımızı bilelim.

* Nehir bu tarafa akarken nehrin tersine gidemezsiniz. Çünkü nehrin içindesiniz, ama kenarından giderseniz akıntısından daha az zarar görürsünüz.

* İntihar etmek, adam öldürmekten daha büyük günahtır.

* Size dininizi imanınızı öğreten, ehli sünnet itikadı üzere yetiştiren ana-babanızın rızasını duasını mutlaka alın. Böyle ana babanın rızasını almadan hiçbir şeye kavuşmayacağınızı bilin.

* Cenab-ı Hak hiçbir şeyi abes yaratmamıştır. Her şeyin bir hikmeti vardır. Her mahlukun bir yaratılış hikmeti vardır.

* İnsanlar çeşitli vasıtalara binip gidiyorlar. Müslüman ne kadar bahtiyardır ki mescidden geçen, camiden geçen vasıtaya biniyor. Ve bu vasıtaya müslümanlar abdesti ile biniyor, imanı olanlar biniyorlar. Tabii ki vasıta menziline giderken hepsini birden götürür. Sen ehilsin, sen naehilsin, sen asisin, sen evliyasın, sen fâsıksın demezler, madem ki vasıtanın içindeler, hep beraber Cennete doğru giderler. Yeter ki, iman doğru olsun. İş, o vasıtayı bulup, o vasıtaya binebilmek.

* Kul hakkından çok korkmalı. Müflis, üzerinde kul hakkıyla ahirete gidip amelleri bir bir hak sahiplerine verilen ve bir de üstüne onların günahlarını alandır, yani iflas edendir.

* Bir mürşid-i kâmili gördükten veya kitaplarını okuduktan sonra, aynaya bakıp da kendisinden, nefsinden, kötülük ve bozukluklarından tiksinmeyen, kendini beğenen bedbahtın tekidir.

Nankörlük yapmış olur
* Allahü teâlânın nimetleri, ihsanları saymakla bitmez. Allahü teâlâ bunların hepsini, bütün insanlara vermiş. İnsanlar bunların şükrünü yapmazsa, nankörlük yapmış olur. İnsan bu nimetlere küfran ederse sonsuz Cehennemde kalmak hakkıdır. Bu hakkı, kendisi talep etmiştir.

* Hep iman anlatılıyor. Anlayan üçü beşi geçmiyor. İmanı anlamaktan maksat, imanı içine, iliklerine sindirmektir.

* Tahkir edilecek şeye hürmet etmek, hürmet edilecek şeyi ise tahkir etmek, insanı imandan çıkarır.

* Ehli sünnet itikadı, asırlardan beri emin ellerden emin ellere geldi. Bu, büyük bir emanettir, miras falan değildir. Büyükler bu emanetin büyüklüğünü bildikleri ve gördükleri için, sıhhatleri pahasına insanlara bu emaneti ulaştırmak için, gece gündüz çalıştılar. Çünkü emanet çok büyük. Büyük emanetin büyük hesabı vardır. Allah göstermesin, bırak bir insanı, bir kediyi ateşe atsalar karşısında nasıl durup da eğlenebilir, nasıl gülebilir insan? İşte büyüklerin ızdırabı bu, onlar için dünya artık yoktur. Onların bir düşüncesi vardır; bir Allah’ın kulu daha yanmaktan nasıl kurtulur?