Sual: Bazı kuruluşlar, bazı gazoz ve kolalarda alkol olduğunu tespit etmiştir. Alkolün damlası da haram olduğuna göre, böyle meşrubatları içmek haram değil midir?
CEVAP
Gazozlardaki alkol yeni değildir. Bunu belli bir zamana getirmeleri maksatlıdır. Gayeleri, (Bakın Müslümanlar meşrubat bile içmiyorlar) yaygarasını yaygınlaştırmak, bu vesile ile (İşte Müslümanlık budur, bakın Müslümanlar ne hale gelmiş) dedirtmek. Belki de bazı provokatörler çıkıp, (Alkollü gazozlara hayır) sloganı ile, protestolar yapabilirler. Müslümanlar bu fitneye, Müslümanlığın kötülenmesine alet olmamalıdır.
Şarap, rakı gibi alkollü içkilerin damlası da haramdır. Fakat içki olarak değil de, başka sebeplerle bulunan alkoller bu hükme dahil değildir.
Birkaç örnek verelim:
1- Taze sirkelerde alkol bulunduğu kesin olarak tespit edilmiştir. Ama bu alkollü bir içecek olmayıp sirke olduğu için, içilmesi haram edilmemiştir. Şaraptan yapılan sirkenin fazileti hadis-i şeriflerle de övülmüştür.
2- Hamurda, dolayısıyla ekmeklerde de alkol olduğu da bugün kesin olarak tespit edilmiştir. Ama Peygamber efendimiz ekmek yemeyi yasaklamamıştır.
3- Portakal ve diğer meyvelerdeki alkol oranı gazozdakilerden az değildir. Bu da kesin olarak tespit edilmiştir. Ama dinimiz, içinde alkol olduğu halde meyve yemeyi, haram kılmamıştır.
4- İlaçları ve kokuları ıslah için, içlerine konulan necis mayiler [alkol gibi sıvılar] affedilmiştir. (İslam Ahlakı, Ey Oğul İlmihali kısmı)
5- Seadet-i Ebediyye’de diyor ki: Şafii’de, necis sıvıyı [mesela alkolü], ilaç ve ıtriyat ıslahı için kullanmak affedilmiştir. (Mezahib-i erbea, El-mafüvat)
6- Necis olan sıvı, mesela ispirto, ilaç, koku gibi şeylere karıştırılınca, karışım temiz olur. Bunun için, tentürdiyot ve kolonya, hanefide temizdir. (İslam Ahlakı)
[Kolonya, tentürdiyot içilmez ama, elbiseye dökülünce temizlemeden onunla namaz kılmak caizdir. Temizlemek elbette evladır.]
7- Necis yağlar sabun yapılınca, şarap sirkeye dönünce temiz olur. Bütün kimyasal değişmeler böyledir. (Redd-ül muhtar, Tahtavi, Menahic-ül-ibad, Seadet-i Ebediyye)
Çoğu sarhoş etmezse
Sual: (Çoğu sarhoş edenin azı haramdır kuralı var. Bu kurala göre, meşrubatların, kolanın içinde alkol olsa da, çok içilince sarhoş etmedikleri için, içilmeleri caiz olur) deniyor. Mesela yemeğe veya bir sürahi suya az bir miktar şarap konsa, bunların çoğu sarhoş etmediği için, o suyu veya o yemeği bu kurala göre yiyip içmek caiz mi oluyor?
CEVAP
Caiz olmaz. Su da, yemek de, necis olur. Din kitaplarında deniyor ki:
Bir damla şarap içen de cezalandırılır. Şarabın bir damlası da haramdır. İspirto da [alkol de], şarap gibi kaba necasettir, içilmesi haramdır. (Hidaye)
Meşrubatlara özel olarak alkol konmuyor. Esansı eritmek için konuyor. Din kitaplarında, ilaçları ve kokuları ıslah için, içlerine konulan necis sıvının [alkolün] affedildiği bildirilmiştir. (İslam Ahlakı)
Kolaların sırrı açıklanmış
Sual: Alkollü gazoz furyasından sonra, şimdi de kolaların sırrının açıklandığı ve Cochineal diye bir böcekten, kimyasal filtreleme yoluyla elde edilen, karmin isimli maddeden, boya maddesi olarak, her marka kolanın içine konduğu ve bu durumda kola içmenin haram olduğu söyleniyor. Kola içmek haram mıdır?
CEVAP
Hayır, kola içmekte hiç mahzur yoktur. İslam âlimleri buyuruyor ki:
Resulullah efendimiz, bir Yahudi’nin ekmeğini ve tereyağlı yemeğini temiz mi diye sormadan, araştırmadan yedi. Bu domuz yağı mı, koyun yağı mı, ekmeğin hamuru suyla mı, yoksa şarapla mı yoğruldu diye sorup araştırmadı. Müşrik kadının su kabından abdest aldı. Bunlar, yenilen gıdaların içinde ne var diye araştırmanın gerekmediğine birer delildir. (Berika)
Kâfirler, gıdalara necaset de, zehir de katabilirler. Nitekim Yahudi yemeğe zehir katmıştır. Peygamber efendimiz de, araştırmadan o yemeği yemiştir; çünkü necis olduğu bilinmeyen şeyleri yememek takva değil, vesvese olur. Dinimiz de, vesveseden kaçmayı emreder. (Hadika)
Lâ Mekke
Sual: (Coca Cola yazısı tersten okununca, Lâ Muhammed, Lâ Mekke yazıyor. Böyle içecekleri içmek haramdır. Bunu herkese duyurmak çok sevaptır) gibi şeyler söyleniyor. Bir de, e-maillerle veya SMS ile çeşitli mesajlar gönderiliyor. Mesela, (Medine’den gelen vasiyetname, yahut içinde dualar da olan bir mesajı 13 veya şu kadar kişiye gönderen çok zengin olur. Eline geçip de göndermeyenin başına büyük felaketler gelir) deniyor. Bunlar doğru mudur?
CEVAP
Kesinlikle doğru değildir. Coca Cola yazısını tersten okuyunca La Muhammed, La Mekke yazılı olduğu da, doğru değildir. Zoraki benzetme yaparak o hale sokulmaya çalışılıyor. Diyelim ki La Mekke yazsa ne çıkar? Yani Mekke yok dese ne olur? Biz de, New York, Paris, Berlin yok desek ne olur? Bu şehirler yıkılır mı? Bunları, diğer vasiyetname ve mesajları misyonerler hazırlıyor. Maksatları Müslümanları böyle hurafelerle meşgul etmek, ciddi meselelerden, ilimden uzak kalınmasını sağlamaktır. Onların bu oyunlarına alet olmamalıyız.
Kola içmek haram mı?
Sual: (Falanca marka kolanın geliri, İslam düşmanı gayrimüslim bir ülkeye gittiği için o kolaya haram fetvası verdik) deniyor. Gayrimüslimlerin hepsi İslamiyet’in düşmanıdır. O zaman hiçbir gayrimüslimin malını almamak mı gerekiyor?
CEVAP
Fetva dedikleri görüş, birkaç yönden yanlıştır:
1- O fetva değil bir görüştür. Şahsi düşüncedir. Günümüzde fetva verecek ehil kimseler yoktur. Sadece verilmiş fetvaları nakledenler vardır. İbni Abidin, dördüncü cilt, üç yüz birinci sayfada, kadılık bahsinde buyuruyor ki:
Fâsık müftünün verdiği fetvalara güvenilmez, çünkü fetva vermek, din işlerindendir. Din işlerinde fâsıkın sözü kabul edilmez. Diğer üç mezhepte de böyledir. Böyle müftülere bir şey sormak caiz değildir. Müftünün Müslüman olması ve akıllı olması da, sözbirliği ile şarttır. Müftü, imam-ı a’zam Ebu Hanife’nin sözüne uygun olarak fetva verir. Aradığını onun sözlerinde açıkça bulamazsa, İmam-ı Ebu Yusuf’un sözünü alır. Onun sözlerinde bulamazsa, İmam-ı Muhammed Şeybani’nin sözünü alır. Ondan sonra İmam-ı Züfer’in, daha sonra Hasan bin Ziyad’ın sözünü alır. Müctehid-i fil-mezhep âlimlerinden Eshab-ı tercih olan müftüler, ictihadlar arasında delilleri kuvvetli olanları seçerler. Müctehid olmayanlar, bunların tercih etmiş oldukları söze uyar. Böyle yapmayan müftülerin sözü kabul edilmez. Demek ki, tercih ehlinin seçmemiş olduğu şeylerde, İmam-ı a'zamın sözünü almak lazımdır. Müftünün müctehid-i fil-mezhep olması lazımdır. Böyle olmayana müftü denilemez, nâkıl, fetvayı iletici denir. Nâkıller fetvaları, meşhur fıkıh kitaplarından alır. (Seadet-i Ebediyye)
Behcet-ül-fetâvâ gibi kıymetli kitaplar bile, fetva kitapları değil, fetvaları nakleden, ulaştıran kitaplardır. Bunları yazanlar müftü değil, birer nâkıl ve toplayıcıdır. Fetva verenin, yani müftünün müctehid olması lâzımdır. Bir kimse fetva verdim diyorsa, müctehid olduğunu iddia ediyor demektir. Yusuf Nebhani hazretleri, (Bugün müctehidlik taslayanın, aklı veya dini noksandır) buyurmuştur. Aklı veya dini noksan olanın da fetva dediği görüşüne itibar edilmez.
2- Gayrimüslim demek müslüman olmayan demektir. Bunlar elbette İslâmiyet'e düşman olur. Bunlarla alışveriş yapılmaz mı? Peygamber efendimiz ve Eshab-ı kiram, her çeşit alışveriş yapmışlardır.
3- Esas İslâmiyet'e düşman olan mürtetlerdir. Din düşmanı yerli mürtetlerle alışverişi normal görüp de Ehl-i kitap olan gayrimüslimlerle alışverişi caiz görmemek çok yanlıştır. Müslüman şirketlerin mallarını yeşil sermayeye paramız gitmesin diye almayan mürtetleri, gayrimüslimden hafif görmek çok tuhaftır. Bu yanlış görüşe fetva demek de, daha tuhaftır.