Bu dünya fanidir
Bu dünya fanidir, güvenme sakın!
Geçici şeylerle övünme sakın!
Aklı olan, buna gönül bağlamaz,
En sonunda pişman olup ağlamaz.
Bakınca görülür, dünyanın fendi,
Benim diyen nice insanı yendi.
Zelil dünya, kötü kadından pistir,
Çok erkekten arta kalmış habistir.
Yüze güler, üç gün yanında kalır,
Sonra bin mihnetle canını alır.
Yedi başlı ejderhadır bu dünya,
İnsanoğlu her an yem olur ona.
Büyük küçük demez, yutar her şeyi,
Toprak etti nice, paşayı beyi.
Nice hükümdarı, nice veziri,
Şu kara toprağın etti esiri.
Zaloğlu Rüstem’i koyup sapana,
Taş gibi fırlatıp attı yabana.
Ferhatlara kayaları deldirdi,
Külünk ile başın ezip öldürdü.
Nasıl mahzun etti, Mecnun’u dünya,
Şaşırıp kalmıştı, bu hâle Leyla.
İskender’i dertle süründürmüştü,
Bütün cihanı ona güldürmüştü.
Hani, hikmet ehli hazret-i Lokman?
Saldırdı ona da, vermedi aman.
Ararken fanide âb-ı hayatı,
Duyuldu onun da bir gün vefatı.
Hiç kimseye insaf etmez bu fani,
Bunca enbiya ve evliya hani?
Sultan Süleyman’a kalmadı dünya,
Bütün cin ve insan mahkûmken ona.
Hayvanların dillerini bilirdi,
Rüzgâra binerek gökte gezerdi.
Hani dünya netti Nuşirevan’ı,
Kaplamıştı adaleti cihanı.
Şu yalancı dünya onu da aldı,
Kendi gitti, ismi dillerde kaldı.
Nice gonca gülü dağıttı dünya,
Nice bülbülleri ağlattı dünya.
Nice yanan ocakları söndürdü,
Nicesini parmağında döndürdü.
Herkesin başında yel gibi esti,
Baltasını vurdu, kelleyi kesti.
Nicesinin gül yüzünü soldurdu,
Gözünün içine toprak doldurdu.
Nicesini ateşinde kavurdu,
Harman gibi küllerini savurdu.
Gelmiş idi nice kükremiş aslan,
Dişlerini döktü vermedi aman.
Bu fanide ne bahçe kalır, ne gül,
Bu külhanda, ne ateş kalır, ne kül.
Bu âlemde, ne bostan kalır, ne bağ,
Hepsi ölür, ne hasta kalır, ne sağ.
Asla yoktur, bu dünyanın amanı,
Bir gün yıkar başa bu köhne hanı.
Fani dünya her geleni ağlattı,
Gözlerinden kanlı yaşlar çağlattı.
Hazret-i Âdem’e yaptı çok hile,
Senelerce ona çektirdi çile.
Oğlu Kâbil, Hâbil’i öldürünce,
Çok ağladı, ölüsünü görünce.
Çile bir mirastır, Âdem babadan,
Hep böyle gelmiştir bu âlem baştan.
Zalim dünya bin bir çeşit zulmeder,
Kıyamete kadar hep böyle gider.
Nuh, bin sene davet etti Hak dine,
Fakat inanmadı kavmi kendine.
Münkirlere dâhildi bir oğlu da,
Gemiye binmedi boğuldu suda.
Odunları yığdı, bir ateş yaktı,
Halil İbrahim’i içine attı.
Hakk'ın emri ile ateş yakmadı,
Nemrut yine küfrünü bırakmadı.
Dünya, Yakub’a ciğer dağlattı,
Yıllarca Yusuf’um diye ağlattı.
Yusuf’u da bir kuyuya attırdı,
Daha sonra köle diye sattırdı.
Züleyha, ne çekti onun elinden,
Düşmedi Yusuf’un adı dilinden.
Sırrı ifşa oldu, el âlem duydu,
Aşk onu ne hâlden, ne hâle koydu.
Zengin iken fakir eyledi onu,
Aziz iken hakir eyledi onu.
Bu fani dünyanın cefası çoktur,
Hoca der, unutma vefası yoktur.