Kendine hizmetçi istemek
Kendi için bir hizmetçi istemediği müddetçe kul, kuldur. Kendisi için bir hizmetçi istedi mi, yüksek derecesinden düşmüş ve kulluğun edeplerini terk edip sınırlarını aşmış olur; çünkü başkasının kendisine hizmet etmesini isteyecek kadar nefsini büyük görmüştür.
Sahip olduğumuz zamanların en üstünü, nefsimizin istek ve arzularından kurtulduğumuz ve halk için kötü düşünmediğimiz vakittir.
İşlediğimiz faziletli amele güvenerek, azap olunmaktan korkmazsak helak oluruz.
Kim, Allahü teâlânın rızası için nefsini ayıplarsa, Allahü teâlâ onu gazabından korur.
Kötü ve yanlış sözleri çok dinlemek, taatın, ibadetin tadını kalbden siler.
Yarın bize zarar verecek şeyler için keder ve gam içinde bulunalım. Ahiret saadetini harap eden şeyler için üzülelim. Yarın bize fayda vermeyecek şey için sevinmeyelim!
En faydalı korku, insanı günahlardan ve kötülüklerden alıkoyanıdır. İnsana, boşuna geçen ömrü için üzülmek yaraşır. Kalan ömrünü de iyi kıymetlendirmesi lazımdır.
Kişinin malayaniyi (boş ve faydasız şeyleri) terk etmesi, onun Müslümanlığının güzelliğindendir.
İyi insanların güzel âdetlerinden biri, Allahü teâlâyı gece gündüz anmalarıdır. Onu anmak, zikir, kalb ve dille olur. Ancak kalbin zikri daha üstündür. Kalblerimizi, Allahü teâlâyı anmakla diriltelim. Onun korkusuyla dolduralım. Onun sevgisiyle nurlandıralım. Ona kavuşma arzusuyla sevinçlendirelim ve bilelim ki; Ona olan sevgimiz derecesinde yükselir, niyetlerimizin doğruluğuyla, nefsimizi kahreder, şehvetleri yenip amellerimizi temiz kılabiliriz.
Sözlerin büyüğü, büyüklerin sözüdür. O büyüklerin sözünde, Rabbani tesir vardır.
Gücümüzün yettiği ve elimizden geldiği kadar, dünyalık bir şey sebebiyle kızmamaya gayret etmelidir.
İnsanlar edebe, ilimden çok daha fazla muhtaçtır.
Devamlı utanmaktan ve sıkılmaktan bahseden, fakat Allahü teâlâdan sıkılmayan kimseye, ne kadar şaşılır!
İhtiyacı olmayan bir şeye muhtaç gözüken, muhtaç olduğu bir şeyi kaybeder.
Allahü teâlâ çeşitli ibadetleri bildirdi. Sabrı, sıdkı, namazı, orucu ve seher vakitleri istigfar, tevbe etmeyi buyurdu. İstigfarı en sonra söyledi. Böylece kula, bütün ibadetlerini, iyiliklerini kusurlu görüp, hepsine af ve mağfiret dilemesi lazım oldu.