Ayrılık olmayan gün
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Emeli kısa olanın hâli şudur:
O, yediği her yemeğin, son yemeği olacağını; kıldığı namazın son namaz olduğunu, topladığı dünyalıkların da ancak başkalarına yarayacağını bilir.
Aksini düşünen uzun emellidir. İnsanın uzun emelli olması, ahiret işlerini ertelemeye sebep olur. Böylece, yaklaşmakta olan ölümü unutur. Beklemediği bir anda ölüm onu yakalar; fakat iş işten geçmiştir. Cehennemliklerin çoğunun çektiği ceza, bugünkü işi yarına bırakmalarındandır. Pişman olmamak için, ölümü hiç unutmamalı, bugünkü ahiret işini yarına bırakmamalı, gönlünü dünyaya bağlamamalı, bunların hepsinin geçici olduğunu düşünmelidir. (Kimi ve neyi seversen sev, sonunda ondan ayrılacaksın) hadis-i şerifini unutmamalı, hiç ayrılık olmayan gün için hazırlanmalıdır.
Ehl-i sünnet âlimlerinin üç özelliği vardır:
1- Hocalarını çok severler ve kavuştukları maddi manevi her nimeti, hocalarının bereketi bilirler.
2- Vakitlerini tam kullanırlar, her şeyi vaktinde yaparlar. (Helekel-müsevvifun = Hayırlı işlerinizi hemen yapın, yarına bırakmayın) hadis-i şerifine çok riayet ederler. Onların lügatlerinde, “sonra yaparım” düşüncesi olmaz.
3- Vefalı olurlar. 50 yıl önce kendilerine çay veren bir hizmetçiyi de unutmayıp, hep dua ederler.
Büyük zatların muvaffak olması şu 3 özellikleri sayesinde olmuştur:
1- Hiç kimse hakkında kötülük düşünemezler. Hücrelerinde kötülük düşüncesi yoktur.
2- Her durumda sabrederler.
3- Tatlı dil ve güler yüzlü olurlar. Güler yüz, tatlı dil, atom bombasından daha etkili olup, asrımızdaki en etkili silahtır.
Dert bela gelmesi iki sebeptendir: Ya Allahü teâlâ gazap edip, verdiği çeşitli nimetleri elden alır veya bela, günahlara kefaret olur.
Takdir-i ilahi bilinmez. Biz, bize düşeni yapalım, yani tevbe edelim. Tevbenin kabulünün 3 şartı var:
1- Günahını kabul etmek,
2- Üzülüp, pişman olmak,
3- Bir daha işlememeye karar vermek.