İş yaptırmanın yolu
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Herhangi bir yolla, kendimizi sevdirerek dinimizi sevdirmeliyiz ve hep yutkunmalıyız, yani onlardan gelen sıkıntılara katlanmalıyız. Demek ki iş yaptırmanın yolu üçtür:
1- Muhabbet,
2- Mükâfat,
3- Yutkunmak.
Dua, parayla ölçülemeyecek derecede maddi ve manevi kazanç sağlar.
Bir şeyi güzel yapmak çok yapmakla, meleke kazanmakla, tecrübe sahibi olmakla olur.
Paranın gittiği yerden, geldiği yer anlaşılır. Helal para helal yerlere, haram para haram yerlere gider.
Mahşer, elli bin sene sürer; ama Ehl-i sünnet mümin için, bu süre iki rekâtlık namaz kılacak kadar gelir.
Hakiki müminin siması, büyük zatların bakışları şifadır. Kalbler hastadır, şifası dua ve dine uymaktır.
Kalb kimi seviyorsa, ona meyleder.
İman, altı esasa inanmak ve bunları beğenip kabul etmektir.
İnsanlar dünyaya muhabbet etmekte üç sınıfa ayrılır:
1- Hayvan gibidir, benimki benim, seninki de benim der.
2- İnsandır, seninki senin, benimki benim der.
3- Müslümandır, takva ehlidir, seninki senin, benimki de senin der.
En büyük şeref, mümin olmaktır. Mümin mert olmalıdır. Öyle olmalı ki, dünyada daha mertlik ölmemiş desinler.
Müminler bir araya gelirse, oradan şeytanlar kaçar.
Allahü teâlâ cevheri çöplüğe atmaz. Ehl-i sünnet âlimlerini, evliyayı tanımak, cevher olmak demektir. Büyük zatları seven kimse, kendinde cevher olduğunu bilmelidir.
Şu iki şey verilmişse, başka ne verilmemiş ki:
1- Ehl-i sünnet itikadı,
2- Kendisine dinini öğreten büyük zatı tanımak.
Büyük bir zatı tanımak, onun büyüklüğü hakkında hiç şüphe etmemek ve edepli olmak, yani onun söylediklerini yapmak demektir. Tanımak nasip meselesidir ve çok mühimdir.
İnsanlara teşekkür etmeyen Allahü teâlâya hamd etmiş olmaz. Onun için, üzerinde hakkı olan hocasına, annesine, babasına, mümin kardeşlerine daima dua etmelidir.
Bir şeyi, hayırlıysa olsun demeden ısrarla istemek, mutlaka olsun demek, insanı felakete sürükleyebilir. Hayırlıysa olsun demelidir.
Servet ve şöhret, iki felakettir. Bundan, çok az kimse kurtulur.
Dünya, ölüm meleği için küçük bir leğen gibidir. Oradan, eceli gelenlerin ruhlarını alır.