Bozuk kitaplar

Sual: Siyaset bilimiyle ilgili bir ders kitabının, dinle ilgili bölümleri, İslamiyet aleyhine yazılmıştır. Mesela, Peygamber efendimizin faiz verdiğini, tasvip eder mahiyette Kaddafi’nin “Yeşil Kitap”ında sünnetin hukuk kaynağı olarak yetmeyeceğini savunduğunu, Osmanlı’nın Türkçe Kur’an mealini günah sayıp yasakladığını, hâlbuki İmam-ı a’zam Ebu Hanife’nin Kur’anın her dile yapılan çevirisini de Kur’an saydığını yazıyor. Bunlar doğru olabilir mi?
CEVAP
Piyasada din aleyhine çok kitap yazılmaktadır. Hepsine cevap vermek için, bir kitap yazmak gerekir. Biz doğruları anlatırız, buna uymayanların yanlış olduğu anlaşılır. Yine de, kısaca cevap verelim.

Faizin haram olduğu Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiştir. Peygamber efendimizin faiz verdiğini söylemesi yani iftira etmesi, en az iki anlam taşır:
1- Peygamber efendimiz için, (Kendisine inen Kur’an-ı kerime inanmıyor, inansaydı, faizi haram eden Kur’anın emrine uyardı) denmek isteniyor.

2- (Faizi yasaklayan kendi sözlerine [hadislerine] de itibar etmiyor, itibar etseydi faiz vermezdi) denmek isteniyor.

Bunlar, İslamiyet’e inanmamaktan ve ekonomide faizin vazgeçilmez bir unsur olduğunu kabul etmekten kaynaklanmaktadır.

Kaddafi’nin sözünü delil gibi göstermesinin, yani sünnetin delil olarak yetmeyeceğini söylemesinin ne önemi olur ki? Dindeki dört delil asırlardan beri gelmektedir.

Türkçe Kur’an tabiri de çok yanlıştır. Kur’an-ı kerimin çevirisine ve tefsirine Kur’an denmez; çevirisi denir, meali denir. İmam-ı a’zam hazretleri, çeviriye, meale Kur’an demedi. İbni Hacer-i Mekki hazretleri, (Kur’an-ı kerim tercümesini, Kur’an-ı kerim yerine okumak haramdır) buyuruyor. (Fetava-i fıkhiyye s. 37)

Osmanlı’nın yaptığı gayet normaldir. Kur’an mealinden din öğrenilmez. Namazın nasıl kılınacağını bile Kur’an-ı kerimden öğrenemeyiz. Milyonlarca hadis-i şeriflerle açıklaması yapılmıştır. Âlimler, Kur’an-ı kerimi ve hadis-i şerifleri açıklamıştır. Bu açıklamalar olmadan Kur’an-ı kerime uyulmaz.

Kanunlar, tüzükler, yönetmelikler ve mahkeme ictihadları ile ülke yönetilmektedir. Bunlar olmadan sırf Anayasa ile ülke yönetilmez. Anayasa hep kanunlara; Kur’an-ı kerim de hep Resulullaha, âlimlere havale eder. Sırf Anayasa ile memleket idare edilmez, Kur’an tercümesinden de din öğrenilmez.