Cin Ali
Cin Ali, bir avcının şahinini alarak,
Çıkar gider dağ tepe, dolaşır avlanarak.
Şahin yaman avcıymış, her kuşa pençe atar,
Gördüğünü yakalar, sayısız keklik tutar.
Cin Ali sevinerek, düşer köyün yoluna,
Şahin sıkı bağlıdır, sağlam iple koluna.
Yola bir kartal çıkar, şahin hücum edecek,
Belki bu kartalı da, aşağı indirecek.
Cin Ali bırakmaz ya, şahin durmaz çabalar,
Ne yapacak diyerek, tutup şahini salar.
Şahin ok gibi gider, kartala pençe vurur,
Kartal da bir pençede, şahinciği savurur.
Zavallı şahin hemen, cansızca düşer yere,
Cin Ali sahibine, nasıl bir cevap vere?
Cin fikirli Cin Ali, hemen gider evine,
Çokça keklik gönderir, şahinin sahibine.
Cin Ali evden çıkıp, avcıya doğru gider,
Pek sevinçli bir hâlde, ona teşekkür eder.
Şahini durmaz över, demez akıbetini,
Anlatır hep şahinin, usta marifetini.
Der ki: “Gördüğü avı, tutup getirdi bize,
Sayısız keklik tuttu, çok minnettarız size.
Yolda bir kartal gördü, parçalamak istedi,
Bıraksaydım belki de, onu yere sererdi.”
Avcı sitemle der ki, “Niçin bırakmadınız?
Kartalın kaçışına, neşeyle bakmadınız?”
Numaradan Cin Ali, bir özür beyan eder:
“Şahin, koca kartala, hiç bırakılır mı?” der.
Avcı ısrarla der ki: “Bıraksan ne olurdu?
Eminim bir pençede, onu yere vururdu.”
Cin Ali saf avcının sözünü fırsat bilir,
Hiç suçu yokmuş gibi, şöyle bir cevap verir:
“Emir yerine geldi, artık suçlama beni!”
Torbasından çıkarır, cansız duran şahini.
Avcıya verirken der: “Söz tuttum, böyle oldu,
Sizden fazla üzüldüm, gözlerim yaşla doldu.”
Artık avcı (Şahini niye saldın?) diyemez,
Kendi dediği için, sözünü de yiyemez.
Hoca der bu olaydan, gerekli ders almalı,
Yapılan hataların, kılıfını bulmalı.