Namaz ve şükür
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Hayat hayâldir. Geriye doğru bakınca, geçen ömrümüzün hayâl olduğunu görürüz. Bunun içinde namaz yoksa hiçbir işe yaramaz. Namazsız geçen ömürden Allah muhafaza etsin! Hiçbir şey kalmaz geriye. Hâlbuki namaz öyle mübarek bir ibadet ki, insanın yaptığı bütün dünyalıklar, namaz sayesinde ahiretlik oluyor. Bu ne büyük nimet, ne büyük devlettir. Allahü teâlânın feyizleri, nimetleri, ihsanları, yani iyilikleri, her an, insanların iyisine, kötüsüne, herkese gelmektedir. Herkese mal, evlat, rızık, hidayet, irşad ve selamet ve daha her iyiliği fark gözetmeksizin göndermektedir. Fark, bunları kabulde, alabilmekte ve bazılarını da almamak suretiyle, insanlardadır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah, kullarına zulüm etmez, haksızlık etmez. Onlar, kendilerini azaba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar.) [Nahl, 33]
Eğer bizdeki nimet değişirse, dertler, belalar, sıkıntılar başlarsa, bilelim ki biz kendimiz bozulduk, biz kendimiz değiştik. Allahü teâlâ, mealen, (İnsanlar gidişlerini bozmazlarsa, Allahü teâlâ da bunlara verdiği nimetlerini değiştirmez) buyuruyor. (Rad 11)
Ehl-i sünnet itikadını yayanlar, Allahü teâlânın razı olduğu bu yolu yaymakla uğraşanlar, bilsinler ki, çok mümtaz kişilerdir; çünkü Allahü teâlâ rastgele insana, bu kadar kıymetli bir vasfı vermez. Bu mümtaz hizmeti, bu mümtaz devleti nasip etti diye çok şükretmeli ki, Allahü teâlâ ellerinden almasın; çünkü Cenab-ı Hak, (Şükrederseniz, nimetlerimi artırırım. Şükretmeyip nankörlük ederseniz, azabım çok şiddetlidir) buyuruyor. (İbrahim 7) Bu, vaad-i ilahidir. Allahü teâlâ vaadinden, sözünden dönmez.
İlâhi kudret karşısında kendi küçüklüğümüzü ve zayıflığımızı düşünerek hareket etmeli. Onun karşısında acizliğimizi ve güçsüzlüğümüzü düşünmeli. Her hususta Ona ihtiyacımız vardır. Ona yönelmeli, rızasını dilemeli. Cezasından korkmalı. Emirlerini yerine getirmeye çalışmalı; çünkü O, iyilikten başkasını emretmez. Yasaklarından kaçınmalı; çünkü O, kötülükten başkasını yasaklamaz.
İnsan, aciz demektir. İnsanın kemâli, aciz olduğunu idrak etmesindedir. Hadis-i şerifte bildirildi ki:
(Eyyüb aleyhisselam, yıkanırken üstüne yağan altın çekirgeleri toplamaya başlayınca, Allahü teâlâ “Ya Eyyüb, seni, gani kılmamış mıydım?” diye nida etti. O da, “Evet izzetin hakkı için gani kılmıştın, dedi) Yani (Yâ Rabbi; müstağni olan yalnız sensin. Ben ise perişan, muhtaç ve aciz bir kulunum. Sana karşı olan aczimi ifade etmek niyetiyle altın çekirgeleri topladım) diyor.