Dostların iki alameti
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlânın dostlarının iki alameti vardır. Bu alametlere bakarak, onun Allahü teâlânın sevgili kulu olup olmadığı anlaşılır.
Birincisi, onlar Allah için yaşar, Allah için konuşur. Yaptıkları her iş Allah rızası içindir. Onlar, Allahü teâlânın emir ve yasakları için vardır.
İkincisi, Allahü teâlânın sıfatlarıyla sıfatlanmışlardır. Mesela Allahü teâlânın sıfatlarından biri rahmettir. Dinli dinsiz, canlı cansız, kâinatta ne varsa hepsinde Cenab-ı Hakk’ın şefkati, merhameti vardır. Bu zatlar da Allahü teâlânın bu şefkat, rahmet sıfatıyla sıfatlandıkları için kesinlikle, hiçbir canlıya zarar vermezler, intikam almazlar; ama onların kılıçları çok keskindir, kılıçları kâğıdı keser. Kılıçlarına çarpmamak gerekir. Cenab-ı Hakk’a çok yaklaştıkları için, Onda fani oldukları için, o yüce kudret sahibinin kudretiyledir. Allah muhafaza etsin!
Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerinin bir talebesi bir hata yapmış, yüz bin türlü özür dileyince, Mevlana hazretleri buyurmuş ki, (Benden özür dilemen yeter mi? Ben kırılınca, benim hocam, onun hocası, onun da hocası yani hepsi kırıldı, hangisini bulup özür dileyeceksin?)
Çok tehlikelidir. Ne iş yaparsak yapalım; ama saygı ve edepten geri kalmayalım; çünkü öyle bir yol ki, tasavvufun zirvesine ulaşsak, ilmin zirvesine ulaşsak, büyük zatlara karşı bir saygısız hareket yaparsak, hepsi elimizden çıkar.
Edeb, ilmin başı olduğu gibi, hem ortası, hem de sonudur. Edep, haddini bilmek, sınırı aşmamak demektir. Ailede, cemiyette, herkesin bir sınırı vardır. Bütün sıkıntı ve geçimsizlikler, hep haddi aşmaktan kaynaklanır. Herkes haddini bilip, sınırı aşmazsa, mesela evin hanımı da, erkek de, kendi sınırını bilip ona göre hareket ederse, o ev Cennet gibi olur. Cennet gibi olan evden ahirete gidenler de elbette Cennete gider. Her hususta dinimiz ne emrediyor, onu öğrenip, ona göre hareket eden, haddini bilmiş, sınırı aşmamış olur. O zaman ne kavga, ne geçimsizlik, ne de savaş olur. Dünya güllük gülistanlık olur. Herkesin sınırını ise, dinimiz bildirmektedir. Sınır tecavüzü yapmamalı, hiç kimsenin sınırına girmemeli! Neticede karşımızdaki de bir insandır, o da Allah’ın kuludur, kalbini kırmayalım. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Mahşerde, güneş bir mızrak boyu alçaldığı zaman, yedi sınıf insan, Arş’ın altında gölgelenecektir. Onlardan biri de müminin yüzüne sevgiyle, muhabbetle bakandır.)