Kork Allah’tan korkmayandan

Sual: Bir fitne tutturmuş gidenler var. Bazı mücahitlerin isyan edip öldürülmesi fitne olarak gösteriliyor. Halbuki Allah’tan başkasından korkmak asla caiz değildir. Çünkü Kur'an diyor ki:
Yalnız benden korkun. (Bekara 40)
İnsanlardan korkmayın, benden korkun. (Maide 44)
Eğer iman etmişseniz, onlardan değil benden korkun. (Al-i İmran 175)
Bu âyetler gösteriyor ki, kanunlardan korkmak ve kaçmak Kur’ana aykırıdır. Kaçmaya hicret demek de korkaklığın başka adıdır. Müslüman hapse girmekten ve şehit olmaktan asla korkmaz. Peygamber bile olsa Kur’ana aykırı iş yapamaz. Hazret-i Musa’nın kıptiyi öldürüp kaçması, Hazret-i Zekeriya’nın Yahudilerden kaçıp ağaca saklanması, Hazret-i Yunus’un kaçıp gemiye binmesi, Resulullahın ve sahabelerin vatanını terk edip Medine’ye gitmesi ve Hendek harbinde hendek kazıp siperlenmeleri uygun değildir. Eshab-ı Kehfin, mağaraya kaçacaklarına, çarpışıp şerefle şehit olmaları gerekirdi. Halbuki kimseden korkmamak Kur’anın emridir. Hakkı söylemek için kimseden korkmamak gerekir. Müslümanların haksızlıklara isyan etmesi cihattır, fitne olmaz. Cihada ne diye fitne deniyor?
CEVAP
Bu tip sualleri de yazmak fitnedir. Ancak gün geçtikçe, bu tip sualler artıyor. Kur’andan başka kaynak olmaz diyenler çoğalıyor. Bunlar kıyamet alametleridir. Böyle sözler bir Müslümanın ağzından çıkmaz. Bunlar misyonerlerin İslamiyet’i yıkmak için hazırladıkları oyunlardır. Müslümanlar bu oyuna gelmemelidir.

Dinimize göre, Peygamberlerin ismet sıfatı vardır, onlar günah işlemezler. Peygamber efendimizin hicreti Allahü teâlânın emri ile oldu. Eshab-ı kiramın hicreti de Peygamber efendimizin emri ile oldu. Peygamber efendimizin dine ait emirleri vahye dayanır. Resulullahın emri de Allah’ın emri demektir.

Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Resulüme uyun ki, doğru yolu bulun!) [Araf 158]

(De ki, Allah’ı seviyorsanız bana uyun.) [Al-i İmran 31]

(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(Biz her Peygamberi ancak Allah’ın izniyle itaat edilsin diye gönderdik.) [Nisa 64]

Diğer Peygamberleri de günah işlemekle suçlamak, Müslümanım diyen kimseye yakışmaz.

Tehlikelerden kaçmak, dinimizin emridir. İbni Âbidin hazretleri de buyuruyor ki:
Savaşınca, ölüneceği, savaşmayınca esir olunacağı biliniyorsa, savaşılmaz. Müslümanların helâkinden korkulursa, kâfirlere mal verip barış yapılır. Sultanın, zalimin; ölüm ile, hapis ile, işkence ile korkutarak emrettiği günahı işlemek mubah, hatta farz olur; yapmamak günah olur. (Redd-ül-muhtar)

Eshab-ı kehfin, mağaraya kaçmaları, yanlış olsa idi, Allahü teâlâ onları övmezdi. (Kehf 10-15)

Eshab-ı kiramın hicreti de övülüyor:
(Hicret edenlerle Ensar ve onların yolunda gidenlerden Allah razıdır.) [Tevbe 100]

Hırsızlardan, hainlerden ve zalimlerden korkmamak cihad değildir. Atalarımız, (Kork Allah’tan korkmayandan) demişlerdir. Kükremiş bir aslanın karşısına çıkmak, ağaçları deviren bir selin önüne durmak, soğuk kış günü çıplak gezmek, bir kişinin binlerce zalime meydan okuması, kendini tehlikeye atmak olur, caiz olmaz.

İslam âlimleri buyuruyor ki:
Cihadı devlet yapar. Devlete yardım etmek farz olur. Fertlerin beğenmediği şeyleri kendi elleriyle düzeltmeye kalkmaları cihad değil, çapulculuk olur, fitne olur.

Hiçbir İslâm âlimi devlete, halifeye isyan etmemiştir. İmam-ı Rabbani hazretleri iftiraya uğradığı için hapse mahkum olmuştur. İmam-ı Ahmed bin Hanbel hazretleri ise, (Kur’an mahluktur) demediği için dövülmüştür. İmam-ı a’zam hazretleri, (Kadılık yapamam) dediği için dövülerek şehit edilmiştir. Hazret-i Yusuf da iftiraya kurban gittiği için zindana düşmüştür. Dinimizde emir olan zata isyan yoktur. Din kitaplarında, emire isyan etmenin haram olduğu bildirilmektedir.

Abdülgani Nablüsi hazretleri buyuruyor ki:
Fitne, Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyana kışkırtmak demektir. (Hadika)

İmam-ı Birgivi hazretleri de, fitneyi böyle tarif etmiştir. (Tarikat-ı Muhammediyye)

Muhammed Hadimi hazretleri de fitneyi benzeri şekilde tarif ettikten sonra buyuruyor ki:
Fitne çıkarmak haramdır. Kur'an-ı kerimde, fitne çıkaranların Cehenneme atılacağı ve fitne çıkarmanın adam öldürmekten daha kötü olduğu ve hadis-i şerifte de, fitne çıkarana Allahü teâlânın lanet edeceği bildirilmektedir. (Berika)

Fitne önemli olduğu için, halifeye, devlete isyan etmemek ve yine itikad konusu olmamasına rağmen, bid’at ehline benzememek için, mest üstüne mesh etmek, Ehl-i sünnet itikadı arasına konmuştur.

Fitne hakkındaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
(Fitneden sakının! Söz ile çıkarılan fitne, kılıç ile çıkarılan fitne gibidir.) [İbni Mace]

(Fitne zamanında kendi işinize bakın, başkalarının işine karışmayın!) [Nesai, Ebu Davud]

(Fitneler çıkınca, katil olmaktan kurtulup, maktul olabilirsen ol!) [Ebu Nuaym]

(Fitne zamanı saldırganlar, evinize girdikleri zaman, [Maide suresinin 28. âyetinde bildirildiği gibi] "Beni öldürmek için sen bana elini uzatırsan da, seni öldürmek için ben sana elimi uzatmam" diyen Âdem aleyhisselamın oğlu Habil gibi ol!) [Ebu Davud, Tirmizi] (Allahü teâlâ da, Resulü de, kâfir olan Kabil’e (Ben sana el uzatmam) dediği için Habil’i övüyor.)

(Kıyamet yaklaştıkça fitneler çoğalır. Böyle zamanlarda kenarda kalan, ileri atılandan, oturan ayakta olandan, ayakta olan, yürüyenden, yürüyen de, koşandan hayırlı olduğu için evinizde oturun, fitneye karışmayın!) [Ebu Davud]

Mişkat-ül-mesabih şerhinde diyor ki: [(Öyle idareciler gelir ki, benim yolumdan ayrılır. Kalbleri şeytan yuvasıdır. Bunlara da isyan etmeyin! Döverek, söverek, mallarınızı alsa da karşı gelmeyin!) hadis-i şerifi, (Zalim olan, malınıza, canınıza saldıran idareye de isyan etmeyin, fitne çıkarmayın! Sabredip, ibadet ile meşgul olun! Şehirde fitneden kurtulamazsanız, ormana gidin; ot yemek zorunda kalsanız da, ormanda kalın, fitneye karışmayın) demektir.] (Eşiat-ül-lemeat)

İslam âlimleri, bu hadis-i şeriflere uydukları için fitneden uzak kalmışlar, hiç biri halifeye isyan etmemiştir. Halifeye isyan etmemek, halifeden korkulduğu için değil, dinin emrine uyulması içindir. Ahmak mezhepsizler ise, isyan etmiş, bir çok Müslüman kanı dökülmesine sebep olmuştur. Üstelik İslamiyet’in bir anarşi dini gibi gösterilmesine yol açmışlardır. İslamiyet aleyhine kanunların çıkmasına da sebep olmuşlardır. Kendileri de ya hapse mahkum olmuş veya öldürülmüştür.

Fitne demek, bir söz veya bir işten dolayı Müslümanların ve Müslümanlığın zarar görmesidir. Şahsi olarak bizim zarar görüp görmememizin önemi yoktur. Yani biz zarar görmesek bile veya bu zarara razı olsak bile vebalden kurtulamayız. Bizim yüzümüzden diğer Müslümanlara ve Müslümanlığa zarar gelmemelidir.