Zalim değil, mazlum gitmek
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Cenâb-ı Hak, kendisiyle kulu arasındaki günahları affeder veya cezalandırır, Rabbimizin bileceği iştir, ama kullar arasındaki günahlarda mutlaka adalet olacaktır. Yani ahirette, kul haklarından herkes hesaba çekilecektir. Ahirete giderken borçlu gitmek yerine alacaklı gitmeli. Zalim olarak değil, mazlum olarak gitmeli. Orada zalim verecek, mazlum alacak. Sevablarımızdan alacaklılara vereceğiz, sevabımız kalmazsa onların günahlarını yükleneceğiz. Ben haklıyım diyen çok kimse, orada haksız çıkacaktır.
Bir kimse, Ehl-i sünnet âlimlerinin, Silsile-i aliyye büyüklerinin yolunda, çok faydalı, çok çalışkan, gayretli, iyi hizmet ediyor olabilir. Böyle kıymetli, seçilmiş hali varken, yaptığı icraat iyi olsa da, kalb kırıyorsa, hizmetlerin faydasını görmez, büyük günaha girmiş olur. Hele aynı hizmette bulunan arkadaşlarını, yani hocasının talebelerini kırıyorsa, büyükler onu sevmezler, mübarek kalbleri ona karşı kırık olur.
Gül toprakta biter, toprak olmadan gül yetişmez. Toprak tevazuyu temsil eder. Tevazusuz insanın verdiği ürün, gül değil diken olur.
Kim dünyadayken, hiç dünya menfaati olmaksızın, yalnız Allah için, kimi severse ahirette onunla beraber olacaktır. O halde seveceğimiz kimseyi, ona göre seçmeliyiz.
Büyüklerin etrafındaki insanlar çok kalabalık olabilir, ancak onlarla gönülden beraber olan insan azdır, çünkü çok kimsede ihlâs eksikliği olur. İhlâssız beraberliğin faydası çok olmaz.
Büyükler iki şeyi affetmez:
1- Saygısızlığı: Çünkü bu yolun başı, ortası, sonu edebdir. Edeb, Müslümanın bariz özelliğidir. Edebsiz insanda ne Allah sevgisi, ne kul sevgisi olur. Kalb kırması edepsizliğindendir. Edebsiz insan, tek başına kalmaya mahkûmdur. Edeb, haddini bilmektir.
2- Fitneyi: İnsanların arasını açan, dedikodu gıybet eden, kendisi mahvolduğu gibi başkalarını da mahvedebilir. Kimin başına ne geldiyse fitneden gelmiştir. Birinin aleyhinde konuşulup fitneye sebep olunacağı zaman, (Allah’tan kork, sus!) diyebilen, yüz şehit sevabı alır.
Fitne çıkarmak haramdır. İnsanları sıkıntıya sokan fitnelerden uzak durmalı. Her fitne bir parçayı götürür. En sonunda eseri bile kalmaz. Onun için dine hizmet etmek, yani insanlara iyilik etmek isteyen, önce kendine hizmet etmeli. Yani kendini hesaba çekmeli. İtikadı doğru mu, yediği içtiği helal mi? Ehl-i sünnet âlimleri ne bildirmiş, kendisi ne yapıyor? En etkili hizmet, edepli ve güzel örnek olmaktır. Yol tabelası gibi olmaktır. Tabela, yönü gösterir, fakat konuşmaz.